MENÜ

Güneş'i bekleyen tehlike: Öğrenme arzusu

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bursaspor’a ‘gösterişli top oynatan’ -ki o takım ligi altıncı sırada bitirdi - Şenol Güneş, eldeki kadro ve beceri seviyesi düşünüldüğünde Bilic sonrası Beşiktaş’ın bulabileceği en iyi hocalardan biri kuşkusuz. Ben olsam ‘final oynama/sonuç alma’ bakımından Mustafa Denizli’yi tercih ederdim ama artık o bahis kapandı!..

Güneş’in Trabzon ve Bursa’dan ayrı olarak ciddi sıkıntısı olacak Beşiktaş’ta. Eski oyuncularının hepsi ‘eşik atlama arzusu’ ile ‘söz dinliyordu!.’ Burak, Selçuk, Umut, Egemen, Ceyhun, Engin, Volkan, Serdar Aziz, Aziz Behiç, Emre hatta Fernandao vd... Beşiktaş kadrosunun çoğu ise en azından son iki yıl işlerin ‘küçük ayrıntılar’ nedeniyle yolunda gitmediğini düşünen bir topluluk... O nedenle çoğu oyuncu ‘çok boyutlu’ futbolcuya dönüşme konusunda hayli muhafazakar. Örneğin Gökhan Töre... Haniyse geldiği düzeyde, top ayağına ulaşmışsa oyunda var yoksa durum umrunda değil. Oğuzhan ise sadece topun olduğu oyun ve markajsız kaldığı hücum anlarında...

Sağ bek tamam

Takımın iki sezondur ihtiyacı olan sağ bek artık tamam gibi. Andreas Beck son maçın en sağlam pas yapanıydı. Birkaç maç sonra da Hilbert’e dönüşecek gibi. Sakatlıktan çıkan sol bek Tosiç ise hala o mevkiinin ‘boş olduğunu’ düşündürtüyor. Stoperler hem kesici hem oyun kurucu olarak öncekilerden çok da farklı değil. Ligin başı ama durum anlaşılsın diye söylüyorum, “Atiba hâlâ takımın en iyisi.”

Bütün bu veriler üzerine ligin ‘büyükler’e karşı 4-6-0 biçiminde özetlenecek genel oynama hali düşünülürse Beşiktaş’ın ilk üç maçta ortaya koyduğu tempo düşündürücü. Mersin maçını ihmal edersek, Trabzon ve Antep karşılaşmalarında rakibin ‘tempo düşüren oynama biçimi’nin bertaraf edilmesine dair farklı planlar geliştirmeli Şenol Güneş. Bu nedenle müdafaa bekleri kritik önemde. Rakiplerin ilk planda yaratıcı orta sahaları markaj altına alınacağı düşünülürse ne yapıp edip kenarları optimum kullanmanın yolları bulunmalı. Böylece takımdaki diğer oyuncular da topyekun becerilerini ortaya koyacaktır.

Orman kanunları


Üç sezondur evsiz barksız bir takım olan Beşiktaş bu sürede en yakın rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ‘dönemsel zaafları’ndan yararlanma şansını da yitirdi. Nedeni açık; her konuda sık sık görüş değiştiren ve tutarlı bir planı olmayan Fikret Orman yönetimlerinin bu yöndeki tercihleri!... Görüyorum ki kimse bu ‘göçer’likten de şikayetçi değil. Çoğu Beşiktaşlı “Stat açılınca uçacağız” ham hayaline kapılmış durumda. Bu konuda yönetimi eleştirenleri geri itmek için büyük ve kudretli bir ittifak da mevcut. ‘Muhalefete muhalefet etmenin marifet olduğu ülkemizde’ bu kitlenin en önemli referansı ise “Önceki yönetim(ler) daha mı iyiydi?” türünden içi boş bir slogan.

Enkaz edebiyatı!

Gerçi iş ‘Seba dönemi’ne gelince hepsi sus pus oluyor o da ayrı konu ya!.. Arada Başkan Fikret Orman da ‘enkaz aldık’ edebiyatına soyunuyor ama iş nedense önceki döneme dair ‘hesap kapatma’ meselesine gelince süratle küçük dilini yutup “Yapacağız ama elimizden bir şey gelmiyor” demagojisine sığınıyor. Bunun bir nedeni de kendi dönemine ait ileride ortaya çıkabilecek defoların şimdiden önünü kesmek olabilir mi?
Son olarak UEFA Kupası için şuna benzer şeyler söyledi Orman; “Eğer iyi oynarsanız bunların hepsi çok kolay maçlar. Bütün iş Beşiktaşlı futbolcuların elindedir. Ben bu grubu, ‘geçebileceğimiz bir grup’ olarak düşünüyorum.” Elbette ki mümkün. Lakin Orman statsız ve taraftarsız bıraktığı takım için yükü kurnazca yine oyuncuların ve dolaylı olarak hocanın sırtına yüklediğini sanıyor! Önceki kurada Brugge çıktığında onu kolay rakip olarak gördüğü için sevinç turları atan bir başkan bu gruptaki rakipleri kolay lokma görüyor!.. Hayırlara vesile olur inşallah!..

İç düşman saçmalığı

Ülkedeki yönetici elit, işler zora girdiğinde ‘iç düşman icat etme’ konusunda hayli mahirdir. Örneğin yönetici Metin Albayrak ve elbette başkan Fikret Orman, Quaresma’nın Trabzon maçındaki zincirleme saçmalığına sahip çıkmak için Beşiktaş içinde düşman yaratma operasyonuna çıktılar. Kimdir bu adam/adamlar ve ne söylediler bilen yok!.. Afedersiniz ama bir zamanlar kendileri Quaresma için neler söylemişlerdi neler!.. Nasıl olsa herşey unutulur değil mi? Neyse ki arşivler henüz yakılmadı!..

YORUM YAZ