MENÜ

En büyük nimet Şenol Güneş

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Futbol tuhaf bir ekonomik mekanizmaya sahip. Her kazanan maalesef kârlı çıkamıyor. Kazançlar bazen ‘pirus zaferleri’ gibi yakın gelecekte yıkıcı olabiliyor. O nedenle takım bütçelerinin ince elenip sık dokunması zorunlu. Çok uzak olmayan bir geçmişte Borussia Dortmund yakın geçmişte Galatasaray örneklerini hatırlamak yeter!

İlk günlerdeki kadar yüksek olmasa da Beşiktaş taraftarlarının şampiyonluk sevinci henüz taptaze. Lakin yönetim şimdiden zor kararlar arefesinde. Adı transfer haberlerine konu olan futbolcularını satsalar bir türlü satmasalar diğer türlü... Mario Gomez’deki belirsizlik bir yana takım omurgasındaki Atiba, Oğuzhan ve Gökhan Töre’nin başta Biliç’in West Ham’ı olmak üzere kimi takımların radarında olmalarında şaşacak bir durum yok. Hele ki Oğuzhan, Töre ve hatta Cenk Tosun Avrupa Şampiyonası’nda sıra dışı performans gösterirlerse...

Boyko’nun durumu...

Bu durumda oyuncuların kabul edilebilir bonservislerle transfer olmaları ürkütücü gibi görünse de esasen bir zorunluluk. Bu sezon son üç maçta hedeflendiği iddia edilen 10 milyon Euro için iptal edilen kombineler düşünüldüğünde ‘ekonomik aklın’ zorunlulukları ayan beyan ortaya çıkıyor. Sahi o üç maçta reel olarak ne kadar gelir elde edildi, merak eden var mı? Bunun yanında bonservisle gönderilmeyip bedava giden Fernandes ‘pişmanlığı’nı da düşünün!.. Ve hesapsızca 3,5 milyon Euro bonservisle alınan ve fayda sağlamayan Boyko’nun durumunu da buna ekleyin...

Beşiktaş çekim merkezi olacak

Demek ki bu oyunun zorunlu ekonomik hamleleri var. Bu düzende onlara uymadan iş yapmaya kalkarsan bedeli ağır oluyor. Beşiktaş’ın ‘ilk zorunluluğu’ futbolcuları üzerinden para üretebilmek. Bunun için de elinde bulunmaz bir nimet var: Şenol Güneş. Hocaları eline aldığı ve onu dinleyen ona uyan her oyuncuya misliyle değer katıyor. Diyelim ki, önemli kayıplar yaşandı siz bunu maddi anlamda kazanç olarak okuyun. Doğru yapılmış bir taramayla maliyeti düşük oyuncularla bu sezonki başarının tekrarı pekala mümkün. Beri yandan Beşiktaş bu, ‘oynayarak kazanan ve gelişen’ modeliyle oyuncular ve menacerler açısından da tercih ve çekim merkezi haline gelecek.

Oyuncular nakide çevrilmeli

Yok ama ‘Şampiyonlar Ligi’nden gelecek şu kadar Euro’ türünden gerçeklerden kopuk, çocukça hayaller peşinde koşulursa o zaman bela büyük demektir. Bizim ligimizin ‘futbol bilgi ortalaması’ hayli düşük. O nedenle de hiçbir seviyede kalıcılığa sahip değil. Avrupa Şampiyonası’nda ne yapabileceğimize dair hiçbirimizin fikri yok. Tek avantajımız da bu; ‘‘Ne oynayacağımızı biz bilmezken rakipler nereden bilecek?’’

Ezcümle, Beşiktaş bu şampiyonluğu gelecekteki kalıcı başarılar için sıçrama zemini olarak kullanabilir. Bunun için de incelikli transfer taramaları yaparken eldeki değerli oyuncuların bonservislerini nakite çevirmeyi hedeflemelidir.

Futbolun ekonomisi tuhaf!

Oyuncularımız gidecek diye korkan bir organizasyon büyüyüp, gelişemez. Tersine değerli oyuncular elde kaldıkça ve başarı devam ederse katlanarak artacak yıllık ücretleriyle ‘ödenemez borçlar seviyesi’ne yaklaşmış Beşiktaş kulüp bütçesini içinden çıkılmaz bir sarmala sokabilirler. Sakın ola, ‘‘Başarı geldikçe reklam, sponsor, gelirler artar’’ demeyin. Size ‘‘Dünyanın içinden geçtiği ekonomik darlıktan haberiniz yok’’ derim. Dedim ya, futbol tuhaf bir ekonomik mekanizmaya sahip. Hele de bizim ülkemizde!..
O nedenle ‘transfer korkağı’ ya ‘oburu’ olmak yerine aklı, bilgiyi, tecrübeyi tercih etmeli Beşiktaş... Yönetebilirlik bunu gerektirir....

YORUM YAZ