MENÜ

Bütün takım! Hazrol!...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Öteden beri sinir olduğum bir başka kavram da ‘disiplin’dir. Nedense futbol ile ‘disiplin’ ayrılmaz bir bütünmüş gibi söylenir durur. Sanki marangoza, su tesisatçısına, sıvacıya, tornacıya ‘disiplin’ gerekmiyormuş gibi... Disiplin dediğin, hayata hakkıyla sahip çıkma durumundan başka bir şey değildir. Ve zaten her düzgün adamın da yapması gereken tam da bu olduğu için, bunu zırt pırt dile getirmenin bir anlamı yoktur. Bütün bunları Süleyman Hatısaru’nun dünkü FANATİK’teki ‘Çalımbay kanunları’ haberi düşürdü aklıma. Süleyman’ın haberinden öğrendik ki, Çalımbay, futbolculara bir tek nefes almayı yasaklamamış... Çalımbay’ın istediği ‘disiplin’ askeri disiplindir. Bu açıdan bana göre futboldaki yeri o denli önemli değildir. Bu tarz bir disiplin, ordulara gerekli olabilir, ama futbola asla. Yani becerisine, yeteneğine, ahlakına güvendiğin için tonlarca para verip aldığın ve her fırsatta ‘profesyonel’ dediğin bir oyuncuyu ‘yeniden imal etmeye’ gayret etmek, nafile bir çabadır. Futbol, yaratıcılığın ve özgürlüğün oyunudur. Problem, futbolcuları ‘organize edebilmekte’ düğümlenir. Bu organize etme işini kimi sevgiyle, kimi bilgiyle kimi de korkuyla halletmeye çalışır. Ben ilk ikisini öneririm; sevgiyi ve bilgiyi. Çalımbay, üçüncüyü tercih ediyor belli ki... Eğer bir hoca olarak futbolcu denen insanı, sadece ‘istediklerini’ yapan biri haline getirmeye gayret ediyorsa, oyunun temel öğesi olan yaratıcılığı ve özgürlüğü zedeleyebilir. O zaman da ortaya seyri pek tat vermeyen bir şey çıkar. Ayrıca bu kadar emir, bir asker haline getirilmeye çalışılan futbolcunun içinin derinlerinde, ‘sıkı filozof’ Elias Canetti’nin dediği gibi, keskin bir sızı bırakır. Özgürlüğü elinden alındığından yaratıcılığı sıradanlaşır ve git gide beğenmediğimiz diğer futbolculara benzemeye başlar. Diyeceğim o ki, bırakın futbolcular yaşama biçimlerine kendileri karar versinler. O zaman eminim, biz daha mahir oyuncular izleriz. Zaten kötü yaşarlarsa iyi top oynayamazlar ve sorun da kökünden çözülür, değil mi? Futbolculara ve bize biraz daha ışık lütfen... Fulya Projesi’ne katkı... İstanbul trafiğinin ıstırabını yaşayanlardan biri olarak, asap katsayımı düşük tutmak için yıllarca Levent’teki evime giderken Fulya’yı kullandım. İyi bir kaçış yoluydu. Şimdi oraya gün içinde binlerce insanın akın edeceği düşünülen bir kompleks yapılacak. Peki ama, sadece iki şeridi olan yoldan oraya nasıl gidilip, oradan nasıl çıkılacak, düşünen var mı? Çevredeki yollar genişletilemeyeceğine göre, projeye onay verenleri kutlar, şimdiden Fulya civarında oturan ve o yolları kullanmak zorunda olanlara ‘geçmiş olsun’ dileklerimi gönderirim...

YORUM YAZ