MENÜ

Anahtar ‘yedek kulübesi'nde!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Geçen sezon şampiyon takımdan iki önemli kaybı olsa da özellikle dört eski oyuncusu; Atiba, Oğuzhan, Quaresma ve Cenk ile bu yıl geçmişi aratmayacak seviyede Beşiktaş. Başlarda bocalar görünüp, “Acaba geçen yıl seviyesine çıkabilirler mi?” türünden sorulara muhatap olsalar da Şenol Güneş’in takımı ligi beklenenden daha iyi götürüyor ve UEFA’da da son 16’yı garantiledi gibi... Bu durumda ‘aslan payı’ muhakkak Şenol Güneş’in. Ancak hayli tartışmalı borçlar konusu bir kenara, ‘kiralama formülleri’ ile kadroyu takviye eden yönetimi de atlamamak gerek. Özellikle hücum bölgesinde Talisca, defans alanında Adriano, Gökhan Gönül, Caner oynadıkları sürelerde takıma hatırı sayılır katkıda bulundular.

Tecrübe faktörü ağır basıyor

Beşiktaş’ın takım bütünlüğünü süratle tesis etmesindeki en önemli etki kuşkusuz ki tecrübeli oyuncu sayısının fazlalığı. Olgun futbolcular teknik adamın taleplerini uygulamakta zorlanmazken Güneş de planlı rotasyon, hakkaniyetli forma dağıtımı ile onları her daim diri tutmayı başardı. Gerçi gözü kapalı sayılacak kadrosunun yaş ortalaması 30’a dayanmış durumda ve bu, gelecek sezonlar için can yakan maliyetlerin habercisi ancak bugün konumuz başka.

Necip, bambaşka hale getirdi

Bir takımın gerçek gücü sahada olanlar kadar kenardan dahil olanların performansıyla doğru orantılıdır. Çünkü kenarda bekleyenler dahil olduklarında oyunu bambaşka yönde çevirebilir ve rakibi şaşırtarak maçı getirebilirler. Hem lig hem de UEFA daha sert ve daha yüksek dikkat ve performans gerektiren bir sürece girerken ‘yedek kulübesi’ hayli önemli... Bu bölümde girilecek türbülans çokpahalıya patlayabilir. O nedenle örneğin, son Beer Sheva maçında her daim takımın en üst seviye performansı olan Atiba’ya eşlik eden Necip’in maçı bambaşka hale getirmesi dikkat çekiciydi.

Yönetime ciddi görev düşüyor

Ligdeki rakiplerinden Galatasaray, teknik adam tartışmaları, Fenerbahçe, oyuncu performansları, Başakşehir ise ‘metal yorgunluğu’ ve yenilerin adaptasyonu türü sorunlarla boğuşurken, evet Beşiktaş da maç kaybedebilir!... Lakin mevcut performansıyla en büyük engel ‘kendi yapacakları(!)’ gibi görünüyor. Kupadaki Fenerbahçe maçında olanları akılda tutmak yeterli. Bu tip ‘sakin kalma’ durumlarına karşı başta teknik heyet olmak üzere yöneticilere ciddi görevler düşüyor!..

Kolektif kurguyla ligin en iyisi

Beri yandan her maç sonrası Şenol Güneş’in dikkat çektiği takımın eksikleri de bir o kadar önemli. Onlar da çoğunlukla işin defansif yanıyla ilgili problemler oluyor; defanstaki yerleşim hataları, topun rakibe bırakılması, çıkarken kaptırılan toplar, yorulan oyuncuların pratik oynamayıp topla gereğinden fazla haşır neşir olması gibi... Ancak Beşiktaş gerek gösterişli bireysel özellikli oyuncu çokluğu, gerek topun kullanımındaki kolektif kurgusuyla şu an ligin en iyisi durumunda.

Cenk Tosun umut verici

Mevcut formlarıyla Atiba, Quaresma zaten ‘elde var bir!..’ Bu turdan sonra UEFA’nın tıpkı Şampiyonlar Ligi gibi başka bir seviyeye evrilecek olması nedeniyle özellikle majör liglere açılma potansiyeli yüksek Cenk ve Oğuzhan’ın yapacakları kritik önemde... Keza25 milyon Euro’luk satın alma opsiyonu bulunan Talisca’nın icraatı da... Cenk’in yüksek formu umut verici... İmza töreni sırasında bonservisi alındığı açıklanan Aboubakar’ın bu periyottaki performansı ile gerek Oğuzhan gerek Talisca’yı yedekleyen Tolgay’ın yapacakları işin püf noktası olacak...

Metin Albayrak ve ‘Burası Türkiye’!

Ülke futbol kültürü vıcık vıcık... Nereye elini atsan yapış yapış... Büyük çoğunluk bu gidişe rıza gösterdiğinden değiştirmek neredeyse imkansız gibi. Bakın şimdi olanlara!... Dilinden, sloganlarından ‘duruş’u, ‘efendi’yi eksik etmeyen bir takım Beşiktaş. Gelin görün ki, 4 ay 15 gün hak mahrumiyeti alan yöneticisi Metin Albayrak sanki hiçbir şey olmamış ve çok mühim şeyler söylüyormuş gibi her yerde boy gösteriyor. TFF; mevzuaatı gereği bir şey yapmıyor, yapamıyor... Polemik peşinde koşan medya, yöneticilerden suya tirit demeçler almayı gazetecilik sanıyor... Taraftar iştahla bu içi boş lakırdıyı tüketiyor...

Peki, Beşiktaş Yönetimi ve hak mahrumu yönetici Albayrak? Onlar da konuşturmamayı, konuşmamayı beceremiyor... Hal böyle olunca kimse ‘ceza’nın, ‘hak mahrumiyeti’nin dönüştürücü niteliğine güvenmiyor. Yani durum tıpkı Alex’in hatıratında Aykut Kocaman’ın kendisine söylediği şeye benziyor; “Burası Türkiye, burada işler böyle yürüyor!...”

YORUM YAZ