MENÜ

30 dakikada stresi Beşiktaş'a yüklediler

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ülkemiz futbolunun neredeyse yegane mottosu olan “Rakibimize pozisyon vermedik”, esasen aralarında Abdullah Avcı’nın da bulunduğu teknik adamlar kuşağını anlatır. Ne mutlu ki Avcı, mottonun bu haliyle çok şey ifade etmediğini göstermeye çalışan bir oyun karakterine terfi etti. Ya da etmeye çalışıyor. Ancak işi zor... Çünkü artık onun yürüdüğü ve aşmaya çalıştığı yollarda yürümeye çalışan ciddi bir teknik adam kalabalığına karşı oynamak zorunda.

Özat’ın planı doğruydu

Üslubuna dair çekincelerimi saklı tutarak söylüyorum, Ümit Özat elindeki kadroyla ne yapacağını bilen bir teknik adam. O nedenle ceza sahası önüne çoğunlukla beş, önlerine de iki adam koyunca içeri sızmaları engelleyeceğini biliyor. Böylelikle de galibiyeti değil ama mağlup olmamayı ilk plan olarak cebine koyuyor. Geriye müdafaaya da destek veren Aydın ile Rantie ve Khalili’nin süratine dayalı hızlı hücumlar kalıyor. Bu maçta da benzeri oldu ve golü buldular, ilk devre yüzdeyi tuturabilseler fazlasını da bulabilirlerdi. Ama bu model oyunculardaki beceri seviyesini artırabilir mi, işte soru işaretinin büyüğü tam da burada!

Hiçbir şey yapmadılar

Başakşehir’in yediği gol ilginçten de öteydi. Kaleci Hopf’tan çıkıp Rantie’ye ulaşan topa gole kadar eşlik eden tek oyuncu sol kanat Cengiz Ünder’di. Diğerleri sadece aktif izleyici olarak olayın içinde yer aldı! Devre boyunca kalabalık içine sızamayan Başakşehir üstüne bir de Mahmut’un yokluğunda ‘başı boş topları’ ele alamayınca akın sürekliliği sağlayamadığından tempoyu da ayarlayamadı. Oysa top rakiplerine göre onların ayağında daha çok kaldı. Lakin verimlilik de bir o kadar düşüktü. Bu nedenle kazanmak zorunda oldukları maçın ilk devresi için “Haniyse hiçbir şey yapmadılar” denilse kimse çıkıp “Sen hangi maçı izledin?” diye soramaz!

Oyunu değiştirince...

Abdullah Avcı, maçın böyle dönmeyeceğine 57. dakikaya doğru karar verdi. Stoper Bekir ile forvet Pektemek’i değiştirip Gençlerbirliği ceza sahası önü ve içinde sayısal eşitliği sağladı. Ve bundan sonra maç nihayet maça benzedi... Koşu hızı ile mücadele yükselirken, pozisyon sayısı arttı ve bu oyunu izlememize neden olan goller de art arda geldi. Gençlerbirliği açısından durum şöyle cereyan etti; yapacaklarını yapmaya çalıştılar. Ancak rakipleri oyunu değiştirip maçı onlar için bir parça zorlu hale getirince yeni duruma adapte olamadılar ve oyunlarının azami karşılığı olan bir puanı alamadılar.

Ligin en iyisi

Başakşehir açısından ise... Kazanmak zorunda oldukları maçın süresini 30-35 dakikaya düşürüp yedek kulübesinden aldıkları katkıyla kazanmayı bildiler. Ve böylece stresi Beşiktaş’a yüklediler. Taktik disipline bağlılık ve uygulama açısından ligin en yüksek kalitesi onlarda. Gelecek sezon halletmeleri gereken en büyük sorun ise ‘becerili oyuncu sayısı’nı artırmak olacak. Onlar açısından artık ‘giderilemez olumsuzluk’ ise Emre Belözoğlu’nun saha içi vücut dili! Televizyon karşısına geçen hemen herkesin sinir katsayısını bir çırpıda yükseltme becerisi erişilmez noktalarda olan Belözoğlu, bu sempatik takıma futbol becerisiyle katkı sağlarken bireysel algısı nedeniyle de zarar veriyor. Belki de ülkenin açmazı bu; iki olumluluk aynı anda bir arada olamıyor nedense...

YORUM YAZ