MENÜ

I love you hocam

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İyi dönemde takım yönetmek, yöneticilik yapmak kolaydır. Başarının arkasına saklanır, yürür gidersiniz. Önemli olan krizin geleceğini görüp, takımın nereye savrulacağını hissedip, ön almaktır: önlem almaktır... I love you hocam demekle Prandelli'nin karışık sebze çorbasına çevirdiği takımı düzeltemezsiniz. Bir maç önce alınan galibiyet sonrası gelen milli takım arasında, sanki Galatasaraylı futbolcuları 'Bay'mış. Sahada nereye gittikleri, ne yaptıklarını kendileri bile anlayamadı. İlk 11'ler elimize geldiğinde, Prandelli bu orta sahayla neyi planlıyor merak etmiştim. Düşündük, içinden çıkamadık. Zaten Galatsaray da maçın içinden çıkamadı. Orjinal son ön oyuncusunu Burak'ın arkasına koyup, Yekta'yı solda oynatmak Prandelli'nin tüy diktiği anlamsız bir futbol işiydi. Her maç değişik kadro, değişik pozisyon birbirini ilk defa görmüş gibi abuk sabuk işler yapıyorlar futbolcular... Onları çorbaya çeviren Prandelli ise sahada sanki beklenmedik bir rezalet varmış gibi eliyle koluyla bir şeyler yapıyor. Seyirci de haklı olarak son sınıra gelen sabrının taşmasıyla istifa diye bağırıyor. Bu kaos içinde takım kaptanı yuhalanıyor, dördüncü yıldız yolunda Galatasaray sürekli yara alıyor. Oynamadıkları zaman burun kıvıran fuytbolcu kardeşlerim! Size forma verilince böyle mi oynamalısınız bir düşünün. Olcan'ın eski halinden eser yok, Muslera bezgin. Selçuk bitkin. Yekta ve Emre Çolak topu ezmekle meşgul. Balta geleni öne vuruyor. Burak ise inanmadan koşu yapıyor. Sneijder ise menaceri vasıtasıyla sürekli konuşuyor! Cim Bom nereye gidiyor...

YORUM YAZ