MENÜ

Deplasman kâbusu

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Chelsea maçı gibi adrenali yüksek, heyecanı dorukta “Vitrin” karşılaşmalarının sonunda ligde oynanacak her maç, Türk takımları için büyük tehlike yaşatır. Mancini, İtalyan felsefesiyle bunu anlamasa da onu ikaz edecek mutlaka biri olmalı... Antep, Antalya deplasmanlarından sonra Rize’de de 2 puan bırakan Galatasaray, önce futbolcularıyla sonra da teknik heyetiyle şampiyonluğu kazanmak istediğini sahada göstermeli. Dün, Rize gecesinde gole kadar böylesi bir mücadeleyi görmedik. Golden sonraki 15 dakika biraz da Rizeliler’in demoralize olması ve orta sahadaki oyuncuların tempo ve konsantrasyonunun düşmesiyle Sarı-Kırmızılılar sahada var oldular. Sonra, Umut ve Sneijder ile akıl almaz goller kaçırırken bir yandan da rakibi bozacak ve top kazanacak hamleleri aynen maçın ilk yarısındaki gibi yine yapamadılar. Kağan-Kıvanç-Cernat-Aykut orta sahası sürekli Galatasaray’ı baskılayarak, top yapmasını engellediler.

Özelllikle Veysel tarafından, Liban Abdi ve Ali Adnan kombinasyonları Galatasaray’ı zorlarken buna bir türlü önlem alamadı Sarı-Kırmızılılar. Cim Bom, ligdeki ilk duran top golünü kazandıktan sonra oyunu ele geçirmek için ve yarıştan kopmamak adına mutlaka bu tip deplasman maçlarında ikinci golü bulmalı. Bunun için ısrarcı olmalı ve kenardan da hem bunun çareleri üretilmeli hem de takıma müdahale edilmeli. Maç kazanmak isteniyorsa: Top kazanma yüzdeniz yüksek olmalı, sahayı doğru parsellemelisiniz, efektif pas trafiği işletip etkin hücum gerçekleştirmelisiniz. Dönen topları mutlaka toplamalı ve takım halinde yakınlaşarak yardımlaşmalısınız: Ve de en önemlisi deplasmanda bu tip rakiplere karşı eğer futbol kalitenize güveniyorsanız tempo koymalısınız... Bunlar dün gece yapıldı mı? 10 dakika hariç HAYIR! Ayrıca büyük bir hayır da 1-0’ı elinde tutmak için yapılan değişiklerle, 1-1’den sonra 90 ve artılardaki Hajrovic ve Emre Çolak değişikliklerinin anlamsızlığına...

YORUM YAZ