MENÜ

Alkışlarla

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Stamford Bridge’e İstanbul’daki maçın verdiği moralle, Chelsea’yi gözümüze kestirerek çıktık. Taraftarımızla, oynadığımız futbolla, az da olsa bulduğumuz pozisyonla, aslında bu maçın skorunu hak etmeden de ayrıldık İngiltere’den... Daha önceki Şampiyonlar Ligi maçlarında olduğu gibi herkesin de bildiğini, Chelsea maçın başında yaptı. İlk 15 dakikasında yükselttiği tempoyla gol bularak bu tura kadar gelen İngilizler, bizim duran top hastalığımızdan, daha 4. dakikada Ballack’ın golüyle avantaj yakaladı. Golden sonraki bölümde takımımız, Avrupa’nın ilk 8 takımından biri olmanın gerektirdiği bir büyük takım gibi oynadı. Chelsea kadar top yaptık, tek sorun ise onlardan daha az gol pozisyonu bulabilmemizdi. David, Alex, Kazım geriye gelip top almaya çalıştıklarında ise önde Semih çok yalnız kaldı. Gökhan ile Kazım’ın tarafı iyi işledi. Solda Vederson, önündeki Deivid’in pozisyon kaybetmesinden ötürü, hep zorlandı. Ortada kalabalıklaştığımız ve İngilizler’e baskı yaptığımız zamanlarda, Chelsea şaşkınlaştı. Bu dakikalarda İngilizler’in topla çıkış tecrübeleri ve doğru yardımlaşmaları, onları Fenerbahçe’nin elinden kurtardı. 1-0’dan sonra dağılmadık, kontrollü oynadık... Dengeli oynadığımız 2. yarıda, son 10 dakikaya kadar Chelsea’nin Şampiyonlar Ligi tecrübesi, skoru korumaya yetti. Zico’nun yaptığı değişiklikler, Avram Grant’a göre daha doğruydu. Chelsea Kalou’yu çıkartınca, Fenerbahçe daha rahatladı. Uğur Boral’ın girmesiyle, oyunu öne daha rahat taşıdı. 82 ve 83’te bulduklarımız, belki de hepimizi sokağa dökecekti. Gol ararken gol yedik... Ama başımız dik! İyi mücadele ederek İstanbul’a geri döndük.

YORUM YAZ