MENÜ

Aynı senaryo, aynı son

Abone Ol Google News

Değişen hiçbir şey yok. Yine Sporting’e karşı, yine büyük savunma sorunları, yine sakatlıktan dolayı takımın yarısının eksik olduğu bir kadro, yine rakibin kanat beklerinin demarke kalması üzerinden yenilen ataklar, yine 4 gol yenmesiyle sonuçlanan bir maç… Bu defa tek fark ilk maçta attığımız bir golü de atamamış olmamızdı.

Haberin Devamı

Şampiyonlar Ligi çok heyecan verici bir platform ve burada oynamanın değeri gerçekten çok büyük, eğer gerçekten oynamak için gelmişseniz. Beşiktaş’ın Sporting karşısına hangi hazırlıklarla, hangi oyun planıyla geldiğini anlamak oldukça zordu. Üzerine çok da fazla kafa yormadan bir Sporting analizi yapmaya başladığınızda bile gözünüze çarpan ilk şeyler 3’lü savunma oynamaları ve kanat beklerinin hücuma katılarak oyunu genişletmesi oluyor. Özellikle bunu 4-1 yenildiğiniz bir maçtan sonra görmeniz çok daha kolaylaşırken bunu görememenin tek yolu, bir sorun olmadığını söyleyerek gözünüzü kapatmaktır.

Maç içerisinde Beşiktaş’ın rakibi üzerine çalışmadığı çok net bir şekilde görülüyordu. Sporting’le oynanan ilk maçta da kanat beklerinin demarke pozisyonda sürekli tehdit yarattığı bir oyun izlememize rağmen bu maçta da bir önlem alınmamış. Ghezzal ve Larin’e bu oyuncuları savunmaları söylenmişse de çok büyük hata yapılmış. Çünkü bu oyuncular savunma yapmak için geriye geldiklerinde, gol atma şansları sıfıra yakın bir yere gelmiş oluyor.

Haberin Devamı

Mehmet Topal – Josef - Atiba üçlüsüyle ne beklenerek sahaya çıkıldığını anlamak ise oldukça güç . Sadece savunma yapabilecek ve ileri top çıkarma konusunda sıkıntı yaşayacakları daha kadroya yazarken belli olan bu üçlü, fazla garantici bir seçim olsa da rakibin asıl tehdidinin kanat bekleri olduğu düşünüldüğünde yanlış bir yere alınmış önlem olduğunu söylemek çok da zor değil. Özellikle Josef ve Atiba varken Mehmet Topal yerine, daha önce iyi performanslar veren Can Bozdoğan tercihi yapılsa belki hem bu kadar baskı yenilmezdi hem de ileri top taşıyarak hücuma biraz daha bu yöne katkı verilebilirdi.

Beşiktaş’ın oyun planı neydi? Hücum planı neydi? Hücum planı var mıydı? Bunlar cevap bulması oldukça zor sorular. Tamamen savunma yapmaya odaklı bir merkez orta saha ile rakibi olabildiğince tutarak hızlı kontralarla gol bulmaya çalışmaksa eğer, ileride oynayan 3 oyuncunun (Ghezzal-Kenan-Larin) hiçbirinin yeterince süratli olmaması bu planı olanaksız kılıyor. Kaldı ki bu üçlüye top atacak merkez oyuncularının hücumda üreticiliğinin ve top tekniğinin düşük olması kontra oyununu daha başlamadan bitiriyor. Tüm bu sebeplerden Beşiktaş’ın ne oynamak istediğini veya ne planlayarak sahaya çıktığını anlamak oldukça güçtü.

Rıdvan’ın penaltı pozisyonunda yaptığı hamle çok amatörceydi ancak takımın o pozisyondan sonra mental olarak bu kadar dağılması asıl amatörce olan kısım. Gruptaki en dişimize göre takıma karşı 4 gol yemek bir yana, rakip sadece girdiği net pozisyonları bile gole çevirse maç 6-7’ye gidebilirdi. Grupta final niteliğindeki bu maça sanki formaliteymiş gibi dağınık çıkılmış olması aslında maçtaki birçok soruna rağmen en rahatsız edici görüntüydü.

Haberin Devamı
YORUM YAZ