MENÜ

Yeni-Nesil ya da tenisin ölümü!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Dışarıdan bakarak diyeceksiniz ki “oh ne güzel önce Monte Carlo, sonra Barcelona hatta İstanbul, ardından Madrid, Roma ve Paris. Bu tenisçiler dünyanın en güzel kentlerinde yarışıyorlar” ! Size doğrusunu söyliyeyim. Bu sporcuların hiç birisinin nerede olduklarından bile haberleri yok. Uçaktan uçağa birer bavul içerisinde otel odalarında yaşıyorlar. Evet en yakın arkadaşları bavulları. İlk 20 (ya da daha şanslı olup sponsorlarını çoğaltabilen ilk 50 genç) içindekilerin hiç olmazsa yanlarında yakınlarını ya da koçlarını, antrenman partnerlerini, masörlerini taşıyacak gelirleri var. Diğerleri tam bir boşluk ve endişe içerisindeler.

Tenis sağlam bir karakter, para, sabır ve metanet gerektiriyor. Yoksa yoksunuz.

Bu gece (ailecek spor kökenli) Rus asıllı Alman raket Alexander Zverev (21 yaşında) yeni 19’una basmış Kanadalı Shapovalov ile yarı-final oynadı. Buraya kadar Zverev kimseye set vermemişti. Yine vermedi. Shapovalov’u iki sette, 57 dakika gibi fazlasıyla kısa bir sürede adeta bitirdi. Organizasyon olarak normal bir 3 setlik maç için programa 1.5 saat koyarsınız. Anlayın artık maçta ne denli baskın olduğuna.

Shapovalov’un roketatar gibi servislerini arka-çizginin çok gerisinden alarak etkisini azalttı. Ardından iyi bir karşılamayla oyunu domine etti ve rakibini tüm maç boyu adeta ezdi. Kanadalıyı çok iyi irdelemiş. Bravo.

Şimdi finalde kendisi gibi güçlü, formda ve özgüveninin zirvelerinde bir rakibi var. Avusturyalı Dominik Thiem. Sinirine hakim olan bu maçı kazanır. Hem merakla hem endişeyle izleyeceğim.

Merakla çünkü gençlerin, ya da başlığım gibi “yeni nesil”in, ağır-abilerin yerini alıp alamayacaklarını tartabileceğim. Endişeyle çünkü, tüm samimiyetimle, ağır-abilerden sonra tenisin hiçbir zaman bu kalitede ve standartta olamayacağını düşünüyorum. Kimse onlardan sonra bir Federer gibi kortta sanat icra etmeyecek…Bir senfoni besteleyemeyecek. Kimse Djokovic gibi baskı altından atağa kalkamayacak…Tuvalde bir şaheser yaratamayacak. Kimse bittiğini düşündüğünüz bir maçtan Nadal gibi geri-dönüş gerçekleştiremeyecek…Mütevaziliğin bilgeliğine varamayacak.

Açıkcası bana göre bu yeni nesil ağır-abilerin yerini alınca profesyonel tenisin ölümü gerçekleşecek. Çünkü fizik ve güç yaratıcılığın yerini alacak. Bir sinema şaheseri izleyeceğinize “survivor” gibi ancak skandallarla benliğini sürdürebilen etkinliklere dönüşen turnuvalar önünüze gelebilecek. Voleye gelen olamayacak çünkü o bazuka gibi toplara gidebilecek yaratıcılığa cesaret eden olmayacak. Açıkcası hoyratlık sanatın yerini alacak.

Açıkcası korkuyorum. Gerçekten korkuyorum. Çünkü yaşantımın en güzel parçalarından biri olan tenisin bu hoyrat gelişim tarafından yok edileceğini hissediyorum. Ama açıkçası alışamıyorum işte. Çünkü benim oynadığım bu spor hala bir şaheser. Açıkcası vazgeçmeyeceğim.

Hoş kalmanızı dilerken tüm anaların ellerini doyasıya öpüyorum…Sizlerin varlıkları bizleri yaşatıyor.

YORUM YAZ