MENÜ

Sevgili “Senior” Dostum 2.

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Aralık ayı ortalarında dünyanın bir ucundan, kargaşa ve hodbinlikten ırak bir ortamda ve fevkalade bir kış sabahında sizlere seslenmek güzel oluyormuş. Ama insanoğlu tuhaf bir varlık. Her ne kadar ülkemizde apaşlığın giderek galebe çaldığı şiddet, hınç, kıskançlık ve kargaşa dolu yaşamdan usanıyorsak ta ondan bir gün bile uzaklaşsak özlüyoruz topraklarımızı. Tövbe estağfurullah…Sanki toprak çekiyor!

Galiba bunu en fazla hisseden toplumlardan başlıcası biziz. Batılıların hiç biri bu denli mazoşist değil ! Doğulular arasında ise böyle bir tanıda bulunabilecek kadar çok dostum ya da tanışım olmadı. Ancak İran kökenli aklı başında sayılabilecek dostlarımın yakın zaman içindeki radikallikten çok azap çektiğini biliyorum. Dönelim yazımıza…
Çoğu “senior” dostumdan en fazla işittiğim laflardan biri “yahu kardeşim, top yaparken vurduğum topların onda birini maçlarda vurabilsem, kimse benden şampiyonluğu alamaz!”

“Maçlarınızı da top yaparken ki gibi oynarsanız bu iş çok kolay!” İşte bu saptama tenis dünyasının tanınmış insanlarından (PH.D., oyuncu, psikolog, akademisyen, iş-adamı, koç ve yazar) biri olan Allen Fox’tan geliyor. Sürdürelim…

Top yaparken hata yapmaktan korkmazsınız. Zira yaptığınız hata size yitirilen bir maç olarak geri dönmeyecektir. Yenilmekten kaynaklanan endişe sizi kıskıvrak ele geçirecek, tabir-i amiyane kabızlaştıracak ve normal oyununuzu oynamanıza engel oluşturacaktır. Risk almanız zorlaşacaktır. Bu doğrultuda yapılması gereken maçtan önce düşünce yapınızı ayarlamaktır. Konsantrasyonunuzu kazanmaktan fazla, hataların bu oyunun vazgeçilmez bir parçası olduğuna yönlendirin. Böylelikle rahatlayacak ve normal vuruşlarınız ortaya çıkacaktır. Risklerin de oyunun doğal bir parçası olduğunu benimseyin. Hatta onun en zevkli parçasıdır bu riskler.

Hatasız bir oyunun ve galibiyetin garantili olduğunu düşünün! Böyle bir yenginin heyecanını, zevkini ve tatminini yaşayabilir misiniz ? Ne antrenman yapmak istersiniz ne de fiziğinizi geliştirmek…Halbuki yorucu bir antrenman veya fizik-kondüsyon salonunda geçirilecek saatler daha iyi olacağınızın ve daha çok maç kazanabileceğinizin kanıtıdır.
Bir başka yaklaşım ise oynayacağınız maçı planlamanızdır. Kazanmanın önemini ikinci plana atın. Böylece maçlar antrenman havası alacak ve sizi endişeden uzaklaştıracaktır. Oynayacağınız maçın aslında sizi daha geliştirebileceğine inanın. Yitirseniz bile bir sonraki maçınıza daha iyi bir kaç vuruş öğrenmiş olduğunuzun güvencesiyle çıkacağınızı ve bunların size kazandırabileceği puanları düşünün.

Bilhassa bir “senior” olarak bir maçta ne olursa olsun, yaşamınızın hiçbir surette değişmeyeceğine kendisinizi inandırın. Aksine bir tutum kendinizi aldatmaktır. Ne yenginiz ne de yenilginiz bir fark oluşturmayacaktır. Alacağınız hiçbir sonuç başkalarının umurunda bile değildir. Zira onlar için de önemli olan kendi sonuçlarıdır. Sizinkiler değil.

Bir başka yöntem de baştan itibaren skor odaklı olmamaktır. İlk puanları hatta oyunları rahatlamak, stresten, endişeden soyutlanmak için kullanın. Konsantrasyonunuz vuruşları doğru yapmaya ve rahat oynamaya yönelik olsun…Puan almaya değil. İlk puanları alıp maçı yitirmek mi daha iyidir yoksa doğru ve güzel bir tenis oynadığınızın tatminiyle ilerki turnuvanızda daha iyi bir sonuç alacağınızın bilincinde rakibinizi kutlamak mı? Hani muharebeyi kazanıp savaşı yitirmeye benziyor bu iş !

Unutmayın ki yaş ilerledikçe tek vuruşluk puanlar sizden gittikçe uzaklaşmaktadır. Dolayısıyla bilgelik, tecrübe, taktik ve stratejinin önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse; stratejiniz kazanmaya değil rakibinizin kaybetmesine yönelik olarak onu hata yapmaya zorlamak olabilir.

Taktik ve strateji sadece maçla ilgili olmaz. Antrenman ve dinlenme dönemlerinin de taktik stratejisi olmalıdır. Belirli yaşlardan sonra yeterince dinlenmeyen vücutlardan iyi performans beklemek abestir. Yorgun bir vücut en büyük düşmanı stresten yoksun olamaz. Aksine “endişe” onun beyninden çıkıpı en ücra organına kadar her yanına yayılacaktır.

Sadece televizyonda yıldızların maçlarını izlemek yeterli değildir. Nasılsa onlar gibi olamayacaksınız. “Senior Tenisi” ile ilgili kitaplar, makaleler okumanın yararı anlatmakla bitmez. Bu da hiç zor değildir. İnternet gibi bir ummanın içinde sayısız örneği vardır. Tenisi salt kısıtlı yakın “senior” çevrenizde değil, global izlemeye gayret edin. Yararını çok göreceksiniz. Öğrenmenin yaşı ve miktarı yoktur. Bir örnek daha vermek gerekirse; yaşı ilerleyen oyuncularda sıklıkla görülen hatalardan biri vuruşlar esnasında denge güçlüğü yaşanabildiğinden topa geç vurmaktır…Bunun önlemi de oyunu yavaşlatmak (ağırlaştırmaktır). Teniste gelişememiş ülkelerde bunu hocalardan öğrenemezsiniz. Zira onlar bunu ancak içgüdüsel yetenekleri ve tecrübeyle gerçekleştirdiklerinden başkalarına aktaramazlar. Çare okumanız ve literatürü izlemenizdir.

En önemlisi bir “pro” olmadığınızın bilincinde olun. Kazanmayı ya da kaybetmeyi kafanıza takacağınıza oyundan alabileceğiniz zevki düşünün. Adı üzerinde bu bir oyun. Hele bir “senior” olarak sizin için çok ama çok güzel bir oyun. Bir “senior” olarak bu “genç” yaşınızda oynayabileceğiniz en güzel oyun. Tanrı bu armağanı size bahşetmiş…Neden tadını çıkarmayı denemiyorsunuz da kendinizi stres dolu dişlilere kaptırıyorsunuz ?

Çıkarın başlarınızı o stres ve endişe dolu dehlizlerden…Bakın işte o zaman bu oyundan gerçekten zevk aldığınızı göreceksiniz. Güzel bir tenis oyununun tatminiyle evinize ya da dostlarınızın arasına dönmekten alınacak mutluluk eşsizdir. (Sürecek…)

Yeni yılın tüm insanlığa esenlik ve bilgelik getirmesini dilerim. Hoş kalmak hepimizin hakkıdır.

*Allen Fox PH.D. ve Ed McGrogan’dan alıntılarla…

YORUM YAZ