MENÜ

Fışkıran Yetenekler !

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İki gündür Avustralya’dan fevkalade maçlar izliyoruz. Bu fevkalade maçları da fevkalade sürprizler izliyor. İşin doğal bir parçası bu. Hem kadınlarda hem erkeklerde fikstürün ikinci yarısında 4. tura kalan 8 raketin hepsi ayrı ülkelerden. Nadir karşılaşılan bir durum.

Yılın ilk turnuvası Avustralya. Tatilden yeni çıkılmış. Oyuncuların bir kısmı sakatlıklardan arınabilmiş değil. İstimlerini yeni buluyorlar. Böyle bir durumda beklenmedik sonuçlar ve adını bile duymadığımız oyuncuların ortaya çıkması çok doğal. Yılın geri kalan kısmında Sandgren(ABD), Fucsovics(MAC), Edmunds(İNG) gibi oyuncuları pek göremeyeceğiz. Dolayısıyla burası yılın geri kalanı için bir gösterge olamaz.

Mert Ertunga’nın da belirttiği gibi organizasyon açısından bu yıl olumlu not alamıyorlar. Bu olumsuzluklara bir de cehennem sıcağı, maç esnasında devreden çıkan şahin-göz ile hakem hataları eklendi. Erkek maçlarına konan hanımlar burada biraz çuvalladı. Halbuki şimdiye kadar örnek gösterilecek kadar iyilerdi.

En ağır-abiler (Nadal, Federer, Djokovic, Cilic, Berdych) sessiz, sakin seferlerini sürdürüyorlar. Aralarına bir tek Dimitrov ile Thiem girmek için uğraş veriyor. Diğerleri hep elendi.

Tenisi güzelleştiren bazı yıldızların formu çok sevindirici. Anladığım kadarıyla kafa yapılarıyla ilgili bir özeleştiri gerçekleşmiş. Kendileriyle hesaplaşmışlar. Kyrgios bence şu anda ilk 150 raket içerisindeki en yeteneklisi. Onu izlemek bir zevk. Fransız Tsonga karşısında öyle vuruşlar yaptı ki fizik kaidelerine aykırıydı! Bir Avustralya vatandaşı (Newcombe) en son 1975’te kazanmış burayı. Bakalım Kyrgios şeytanın bacağını kırabilecek mi?

Bundan iki yıl önce bu genç adamı ülkesinin idarecileri hani neredeyse kaybediyorlardı. Allahtan onlara rağmen iyi toparladı kendini. Ne kolay değil mi bir genci yitirmek. Yahu adı üzerinde o bir “delikanlı”. Hergeleliği o yapmayacak ta kim yapacak? Şimdi ne oldu? O ülkenin bir numaralı umudu olarak spor yaşantısını hem de milyarder olarak sürdürüyor. Eli maşalı idareciler birer birer yok oldu. Yaşam nobranlığı, yasakçılığı kaldırmıyor. Eninde sonunda onun sahiplerini ortalıktan siliyor.

Yaşamının en başarılı tenisini oynayan sempatik Tsonga ise süreklilik sağlarsa ilk sıraların değişmez raketi olur. Onu da izlemek bir başka zevk. Hele voleye geldiğindeki yumuşaklığı olağanüstü. Vatandaşı Monfils de sempatiklik ve yeteneklilik hususunda onu aratmıyor. Ama onun için bir maç en fazla 3 set. Daha fazlasını kaldıramıyor. Ne yazık.

Diğer bir yetenek ise İtalyan Aygırı lakaplı Fabio Fognini. Bu adamı saha kenarından iki kez izledim. Üstelik bir keresinde Murray’e karşı. Aldığım zevki anlatamam. Tam bir yıldız ve şovmen. Bazuka gibi gelen bir topu yerden kalkmayan bir drop-shot’a çevirebilecek kadar da yumuşak bir eli var.

Dimitrov-Kyrgios, Fognini-Berdych maçlarını iple çekiyorum.

Çift-erkeklerde ise yaprak dökümü var. Daha ikinci tur bitmeden 16 seri-başının 10’u elendi. Elenenlerin arasında Murray-Soares, Herbert-Mahut ve Kontnen-Peers gibi dünyanın ilk sıralarındaki çift takımları var.

Kadınlarda ise ortalık darmaduman. Alman şampiyon Kerber’in özgüvenini kazanıp geri-dönüşü sevindirici. Dopingden dolayı pek hazetmediği Sharapova karşısında bilhassa ilk sette çok üstündü. Bir ara iş kedi-fare oyununa döndü. Sonra Rus biraz toparlandı ama yetmedi. Bir saatte bitti.

Dünya 1 numarası olarak buraya gelen Halep ise çok dişli rakiplerle döşeli fikstürünü zorla da olsa birer birer aşıyor. ABD’li Davis karşısında 3’44” oynadı (46,64,15-13). Üç kez maç-puanı attı. Üç kez de maç-puanı kurtardı. Sadece son set 2 saat 22 dakika sürdü. Şimdi karşısında Japon Osaka var. Sonra da esas ağır rakip Çek Pliskova. Onu da geçerse bir Halep-Kerber yarı-finali izlemek güzel olur. Eğer kızda enerji kalırsa tabî.

Yarın erkeklerde Nadal-Schwartzman, Dimitrov-Kyrgios maçlarını kaçırmayın.

YORUM YAZ