MENÜ

Dede-Torun!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

“36 yaşındaki Roger Federer ile 21 yaşındaki Hyeon Chung karşılaşması Avustralya’da en merakla beklenilen mücadelelerden biri olacak şüphesiz. 58.sıradaki Koreli genç adam Djokovic ve Federer’e imrenerek büyüdüğünü açıklamıştı bir gün önceki basın toplantısında. “Birini yendim, bakalım öbürüyle ne yapacağım?”. Tam 14.5 yaş fark var aralarında. Tenis tarihinin en farklı yaşlardaki 4 karşılaşmasında biri olacak bu mücadele. Hani dede-torun demek biraz abartı oldu ama böyle bir karşılaşma için bukadarını da hoş görürsünüz artık.

İsviçrelinin bu maça epey atak girerek rakibini sindireceğini düşünüyorum. Haşmetmeabları sıralaması bu denli düşük rakiplerin oyunda ona sürpriz yapmasını pek sevmediğini biliyoruz. Büyük turnuvalarda birkaç kazası var böyle rakiplere karşı. Onun için baştan itibaren ona yerini göstermeye çalışacaktır!

Ama Koreli de buradaki maçlarını neredeyse hatasız oynadı. Üstelik fevkalade bir fizik yapısı var tenis için. İçinde ne varsa ortaya koyuyor. Sahayı da iyi kapsıyor. Kısacası işi pek kolay olmayacak diye düşünüyoruz İsviçrelinin.”

İşte dünden aynen böyle hazırlık yapmıştım bugünkü maçın giriş yazısı için.

Yazacak pek bir şey yok. Federer beklenildiği gibi başladı. Diğer maçlarında zorlanmaya başladığında yükselttiği vitesini burada baştan kullandı. Açıkcası ilk puandan itibaren öyle bir çark kurulmuştu ki, Koreli ne yaparsa yapsın bu dişlilerden kurtulamayacaktı. Sakatlık üzerine faraziyeler yürütmek hele teniste pek akıl kârı değil ! Onun için susmak en doğrusu. Gerisi falcılığa giriyor.

Bana öyle geliyor ki ekselansları rakibinin rahatsızlığının da farkında oldu. Zira o cıva gibi genç adam daha ilk setin sonlarına bile gelmeden köşelere erişmeyi bırakmıştı. Bunu da Federer gibi bir kurtun farketmemesi olanaksız.

Bence taşlar yerine oturdu. Koreli kazansaydı sürpriz diyecektik. Şimdi ağır-abiler kozlarını paylaşacak. Federer’in Cilic üzerine 8-1’lik bir üstünlüğü var ama bilhassa son maçları hep çok çekişmeli geçmiş. Gerek 3 set gerek 5 set. Yorulmadan geçtiği yarı-finalden sonra İsviçreli daha ağır basıyor ama hep ikinci planda kalmayı tercih etmiş olan Hırvat raket verdiği beyanatlarla artık fena halde göz önüne çıkmayı arzuluyor. Göreceğiz.

Kadınlarda yarın final var. Halep-Wozniacki. Kim kazanırsa bu ilk grand-slam şampiyonluğu olacak. Kim kazanırsa Dünya 1 numarası olacak.

Halep çok daha zor maçlar oynayarak buraya geldi. Kortta kaldığı süre ise rakibinden çok fazla. Üstelik daha turnuvanın başlarında ayak bileğinden sakatlanmıştı. Dolayısıyla fiziksel olarak ibre fazlasıyla Danimarkalıdan yana. Ancak Halep gibi atik, çabuk ve kortu iyi kapsayan ikinci bir raket de yok.

Her ikisinin de ikinci servisleri Allahlık! Birinci servislerde ise yine Danimarkalı çok ağır basıyor. İkisinin de konsantrasyonu pamuk ipliğine bağlı. İyi götürdükleri maçı anında yitirebiliyorlar. Onun için maça hükmedecek olan yukarıda belirttiğim servisleriyle ilgili bu iki unsur olabilir. Açıkcası kontrol kimdeyse bu maçı o kazanacak. Ben güce değil beyne şans veriyorum. Bu nedenle gönlüm Halep’ten yana.
İyi izlenceler. Hoşkalınız

YORUM YAZ