MENÜ

Çişiniz ne renk?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Benim için okumak vazgeçilmez bir tutku. Sürekli daha çok okumayı arzuluyorum. Uykumu bile ertelediğim oluyor bu yüzden. Sonra gün içerisinde zombi gibi dolaşmaya başlıyorum! Hoşuma giden ve faydalanabileceğim bir şey de okuduğumda aldığım zevki, duyduğum tatmini anlatamam. Aylık dergimiz için hep 2-3 yazı hazırlığına girişirim. Her sefer okuduğum yeni bir şey baskın çıkar. Dağarcığıma doldurduğum onca şeyi bir kenara koyup işe baştan girişirim. Bu kez de öyle oldu. Üstüne üstelik bu tutkumu bilen tüm hergele dostlarım kendi dağarcıklarını da paylaşmaya başladılar. Bilgisayarıma gelen, gönderilen belgenin, hikayenin hesabı kaçtı. Yekten iptal etmeyi düşünüyorum sonra saygısızlık olur diye okumaya başlıyorum! Ama tenisin felsefesi bazen öyle hoşuma gidiyor ki göklerin kaçıncı katına gidiyorum bilmiyorum. Yaşamla bu denli birebir bağdaşık bir başka spor var mı acaba…Ne dersiniz?

Buyurun size Amerikan Tenis Federasyonunun araştırma belgelerinden derlediğim azıcık sağlıkla ilintili (ama özünde) bir yaşam tarifi sunuyorum. Umarım beğenirsiniz.

Biliyorsunuz vücudumuzun %60’nı aşan bir oranını sıvı teşkil ediyor. Yaşımız ilerledikçe kas-dokusunun yerini daha fazla sıvı alıyor. Sıvının ve bununla ilintili tüm maddelerin önemi bilhassa spor yaptığınızda daha da artıyor. Yeterli sıvı almadığınızda ise vücut ağırlığınızda oluşabilecek %2’lik bir kayıp bile kas-gücünüze çok önemli hasarlar verebiliyor. Dikkat bu yazıda betimlenen “sıvı ile su” arasında önemli bir ayırım vardır. Boşuna profesyonel maçlarda verilen aralarda sporcuların yanı başlarında çeşitli renklerde sıvılar görmüyoruz. Hatta sudan çok onlar kullanılıyor.

Hiponatremi bilhassa sporcularda görülebilen önemli bir hastalıktır. Kandaki tuz dengesizliğidir. Bilhassa yorucu mücadelelerden sonra vücut yeterli sıvı ve tuzla desteklenmediğinde oluşur. Bir maç esnasında fazla miktarda “su” içildiğinde vücuttaki sodyum terle dışarı atılır…Bu, kandaki sodyumun seyrelmesine ve dolayısıyla önemli sağlık sorunlarına neden olabilir. Hiponatremi ile ilintili risk faktörlerini ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Tuzlu sıvı ve yiyeceklerle desteklenmeyen yeterinden fazla su tüketimi.
  • İdmanlarda alınabilen kilolar.
  • Kütle ağırlığı düşük olan bireyler.
  • Çok sıcak havalar.
  • Günde dört saatin üzerinde antrenmanlar.

Hiponatremi gibi durumlar bilhassa sıcak bölgelerde kendisini gösterir. Bilhassa Akdeniz bölgesindeki yaz turnuvalarımız böyle rahatsızlıklara gebedir. Hem “seniorlarımız” hem de genç yaşaltı turnuvalarımız için umuyorum yeterli donanım sağlanmaktadır. Zira sıvı eksikliğine, hararete ve tükenişe her iki yaştaki raketlerimiz de açıktır.

Çarelerine gelince:

Vücut ısınızın fazlalığından (hararet) ve sıvı eksikliğinden nasıl kurtulabilirsiniz ?
  • Bir antrenman ya da maçtan sonra yitirdiğiniz her 500gram için 600cl(ufak bir pet-şişeden biraz fazla) sıvı tüketmeniz gerekir. Bu sıvıyı karbonhidratlar ve proteinlerle desteklerseniz kendinizi daha çabuk toparlayabilirsiniz.
  • Bir turnuva gününün sonunda sıvı tüketiminizi sürdürürken idrarınızın renginin de aşağıdaki karteladaki 1, 2 veya 3 bölümlerle eşdeğer olmasına gayret edin.
  • Sizin için biten bir turnuvanın ertesi günü idrarınızı kontrol ederek hangi renkte olduğunu saptayın.



Tükeniş riskiyle ilintili faktörler:
  • Mükemmelliyetçi bireyler.
  • Ana-babanın olumsuz ya da septik yaklaşımları.
  • Ne yaparlarsa yapsınlar yeterli çalışmadıklarını düşünen bireyler.
  • Önemli kişilerden algılanan yüksek beklentiler.
  • Kendilerine bir planlama stratejisi oluşturmayanlar.

Antrenman fazlalığının psikoljik semptomları(belirtileri):
  • Artan öfke.
  • Artan asabiyet.
  • Artan depresyon.
  • Motivasyon kaybı.
  • Mental tükeniş.
  • Duygusal tükeniş.
  • Özgüven kaybı.
  • Endişe.

Bitkinlik!

Metabolik Bitkinlik
enerji depolarıyla ilintilidir. Buna neden 60 dakikayı aşan uzun antrenmanlar, günde birden fazla oynanılan maçlar ve bunların günlerce birikmesinden oluşan toplu nedenlerdir. Bunların göstergeleri çabuk yorulma ve puanların bitirilememesidir. Oyuncunun vücut-lisanı uyuşuk bir hal alır, daha yavaş yürümeye başlar, gelen toplara tepkisi yavaşlar.

Nörolojik Bitkinlik (Çevresel Sinir Sistemi PNS) kaslarla ilintilidir. Yüksek yoğunluklu idmanlardan, uzun antrenmanlardan ve günlerce süren üstüste maçlardan sonra oluşur. Reaksyon yavaşlığı ve güç kaybıyla görülür. Teniscilerin ayakları yavaşlar, atiklikleri düşer, teknikleri ve koordinasyonlarında düşüklük başlar.

Nörolojik Bitkinlik (Merkezi sinir Sistemi(CNS) beyinle ilintilidir. Vücut şekeri düşük olanlarda, anlık karar verme ve çabuk tepki gerektiren yüksek yoğunluklu idmanlardan ve monotonluktan kaynaklanır. Başlıca göstergesi iti, güdü eksikliğidir. Konsantre olmakta, karar vermede ve timing’de yavaşlama, oyunu okumada zorlanma ile kortta kendini belli eder.

Psikolojik Bitkinlik (Duygusal, Sosyal ve Kültürel). Kişilik/benlik çatışması, rekabet baskısı, turnuva mekanı, otelin olanakları, ana-baba, koç, sevgili, medya ve her türlü yaşam stresi bunun tetikleyicisidir. Oyuncu özgüvenini, özsaygısını yitirir. Endişelidir ve negatif tutumlar sergiler. Bunlar sadece özel yaşamında değil kortta da başgösterir.

Çevresel ve Seyahatsal Bitkinlik. Hava şartları, normal rutinlerin dışına çıkma zorunluğu (uyku, uyanma, yemek saatlerinin sürekli değişmesi), vücut esnekliğinin kısıtlanması (bilhassa uzun uçuşlarda), saat farklılıkları doğrudan etkilidir. Maç başında ritim tutturmakta gecikilir. İlk oyunlarda normalden fazla basit-hatalar oluşur. Gözler yorgundur, topu izlemekte zorlanır. Aydınlığa bakmakta zorlanılır.

Unutmayın salt “idman-antrenman” hiçbir zaman performans geliştirmek için yeterli değildir. Bu hedefe ancak idmanları doğru dürüst bir dinlenme süreciyle bağdaştırdığınızda varılabilir. En güzel örneğini ise önümüzdeki günlerde 37 yaşına girecek olan Roger Federer ile görüyoruz.

Hoşkalınız.

YORUM YAZ