MENÜ

Kaybetmek istercesine...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Beşiktaş’ın binbir eziyetle liderliğe kadar taşıyabildiği yarıştan son iki haftada ortalama güçte iki darbe ile kopmasının kısa özeti şu, top rakipteyken oynamayı bilmeyen takımın eninde sonunda geleceği nokta bu...
Fenerbahçe maçından sonra Ertuğrul Sağlam’ın bu kadroyla gelebileceği en iyi noktaya geldiği yönünde yaklaşımların öne çıktığını gördük. Bu kadar hoşgörü de fazla... Sağlam’la hayata geçirilen kadronun ideal zenginlikte olmadığı gerçeğini biz de kabul ediyoruz. Ama bu birikimle de Kartal çok daha sıkı bir yarışmacı olabilirdi.
Aslında Sağlam’ı hedeften uzaklaştıran nedenlerin başında Beşiktaş’ı yakın geçmişteki başarısızlıkları ve teknik direktör öğüten bir değirmene dönüşmesi yatıyor. Birden bire farklı ve ses getiren bir takım kimliği elde etmek ve atılımcı bir teknik direktör olduğunu ispatlamak... Bu niyete paralel izlenecek en geçerli yol da, olabileceğinden aşırı ofansif bir anlayışı benimsemek. Öncelikli olmadığı halde devre arası Holosko’nun 5 milyon Euro gibi bir bedelle transfer edilişi de bu eğilimin en güçlü göstergesidir. Ama olmuyor işte... Taşınabilir risklerin üstüne çıktığınızda varılacak hedefler de aynı ölçüde uzaklaşıyor.
Sağlam savaşması gereken bir orta sahaya sahip olması gerçeğine sürekli karşı çıktı. Hatta forvetinin de... Nobre bu takımda neredeyse silah zoruyla yer buldu. Bobo ve Serdar Özkan her fırsatta vazgeçilmezler statüsünde yer aldığı için Beşiktaş’ın yumuşak dokusunun bir yerde tamamen kırılacağı da kaçınılmazdı. Son Fenerbahçe maçında Ali Tandoğan’ın oynadığı ve oynamadığı bölümlere bakarsak dahi, Sağlam’ın tasarruflarının geçerliliği hakkında az da olsa fikir sahibi olabiliriz. Diğer yandan teknik kapasitesine güvendiği tüm oyuncuların Sağlam’ı yarı yolda bıraktığı gerçeği de var. Serdar Özkan 3 ay oynadı, bitti... Bobo oynadığı ve oynamadığı dönemlerde gamsızlığını sürdürmekten çekinmedi. Tello ve Delgado’nun kısa metrajlı performansı Sağlam’ı gereksiz heyecanlandırdı. Ama kendisi vazgeçmedi. Top rakipteyken oynamasını sevmeyen orta alanına rağmen her fırsatta tek ön libero, üç forvetli (Ayrıca Delgado’yu barındıran) bir düzen arsızlığını tercih etti.
Özetle bu kadroyla yapılabileceklerin ancak yarısı gerçekleşti demek için bile erken... Zira Beşiktaş bu sezonu dördüncü bitirirse, klasik deyişle ‘üç büyüklerin forması zaten dördüncü olur’ tezi devreye girecek ki, o zaman Sağlam’ı korumak haddinden fazla güçleşecek.

YORUM YAZ