MENÜ

Avantür değil derbi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çarşamba ile pazar arasında iki önemli derbi oynandı. Galatasaray’ın demirbaşlığında, siyahla beyaz kadar farklı iki derbi...
Şimdi sormak gerekir, hangisi bizim ezeli rekabetimizi yansıtan yüzümüz olmalı... İsviçre ve Yunan basınına fotoğraflarıyla “İşte Türkler’in maçı” diye manşet olan Sami Yen’deki mi, yoksa hem spor hem sosyal bütünlüğe anlamlı mesajlar veren İnönü’deki derbi mi? Karar vermeliyiz. Bu maçların sonunda Nobre, İbrahim Toraman, Holosko, Arda, Hakan Şükür, Zico, Kalli, Alex, Gökhan Gönül mü konuşmalıyız, yoksa bir tek Cüneyt Çakır’ı mı?
Maç sonunda taraftar taşıyan parçalanmış otobüslerin, yaralanmış polislerin, biber gazı sıkılmış taraftarın görüntülerini mi istiyoruz, yoksa bir derbi heyecanını kenara alacak kadar ülke meselelerini de önemsediğimizi mi? Kartsız, hakemsiz, meşalesiz, küfürsüz ama dibine kadar mücadele donanımlı bu derbide karar kılamazsak, o zaman bizim asıl istediğimiz avantür demektir.

Milli Nobre kriteri
Haziran’da Avrupa’da boy göstereceğiz. Kadrodaki önemli savunma aktörlerimizden biri de Servet olacak. Küçük çaplı bir beyin jimnastiği yapalım. Servet, Avrupa Şampiyonası’nda oynayacağımız rakipler içinde en az Nobre, hatta daha iyi ve güçlü santrforlarla boğuşmayacak mı? Yüksek olasılıkla, evet... Peki, bizim onların Servetler’i, hatta daha iyileriyle kavga edecek kimimiz var? Eğer Hakan Şükür’den son bir final sıçraması gerçekleşmezse, kimsemiz yok. O zaman alın size biçilmiş kaftan Nobre... Yeteri kadar savaşçı özelliği yanında inkar edilemeyecek golcü de aynı zamanda. Şimdi dönüp dolaşıp, yine kriterlere takılmayalım. Konuştuğumuz iki unsur var cepheleşmiş... Biri kan bağı ve milliyet, ikincisi emek. Emek önemli diyorsak, Naim Süleymanoğlu ve Altıntop kardeşlerde bizim payımız yok. Kan bağı diyorsak, Marco’nun ne işi var Ulusal Takım’da... Yok, sadece Mehmet Aurelio’yla sınırlı kalmalı diyenlere ise, ‘Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz’ taraftarı dememiz gerekiyor.

YORUM YAZ