MENÜ

Üç büyükler köşeye sıkıştı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray’ın Bursa’da uğradığı ‘hezimet’ ile Fenerbahçe’nin Kayserispor karşısında sahadan farklı yenik ayrılmasının temelinde benzer şeyler yatıyor. Artık Türkiye’de ‘orta direk’ diye nitelendirebileceğimiz ‘vasatın üstü ekipler’ çoğalıyor. Bunun nedenlerinin başında havuz sisteminden gelen büyük para geliyor elbette. Bu paralar sayesinde ellerindeki iyi isimleri tutup, bir de ‘büyüklere kafa tutacak oyun planına uygun’ futbolcular transfer edince bu sonuçlar ortaya çıkıyor sıkça. Yeni kuşak Türk hocaların bilgi ve gözleme dayanan başarı analizlerini de göz ardı etmemek gerekir.
Dikkat edin, sahasında ya da deplasmanda olsun hiç fark etmiyor, ‘vasat üstü’ takımlar baskılı oyunu tercih etmiyor büyükler karşısında. Haklılar da... Çakılı bir dörtlü savunma, kalabalık ve savaşan orta saha, rakip hücuma çıkarken kapılan topları derinlemesine ve/veya uzun paslarla savunmanın arkasına atabilen bir hücumcu orta saha ve de atletik, süratli bir forvet! Hepsi bu kadar işte.

Bu, yeni kuşak teknik adamların büyüklere kurduğu tuzaktır. Tabii işlerin de yolunda gitmesi gerekir onlar adına. Golü önce büyükler bulursa yandı gülüm keten helva çünkü.
Ancak büyüklerin bu taktiğe acil önlem alması da gerekiyor. Yoksa daha çok puan kayıpları yaşayacaklar. Kısa vadede belki ‘liberolu sistem’ geçici önlem olarak düşünülebilir. Çünkü mutlaka kazanması gerekenle, kaybetmemesi bile başarı olarak görülenlerin buluşmasında bundan farklı bir görüntü çıkmasını beklemek safdillik olur.
‘Benzer oyun planını neden büyükler de uygulayamıyor, günümüz futbolu bunu gerektirmiyor mu’ şeklinde bir soru gelebilir akla. Cevabı çok basit, Avrupa kupası maçlarında olabilir pekala! Ama bunu Türkiye’de yapmaya kalkarsan, o taraftar seni iki günde yer bitirir pasiflikten ötürü, sonra da çok bilen o mükemmeliyetçi vasat futbol yorumcuları yönetiminden teknik adamına tümünü gömer! Yaman bir çelişki gibi gözüküyor değil mi? Ancak düşünce değişimi ‘ha’ deyince olabilecek bir şey değil. Zamana, hem de uzunca bir zamana ihtiyacı var, hem de toplum olarak. Tek başına ne bir teknik adam, ne bir kulüp, ne de bir futbol yorumcusu bunu başarabilir. Biz her şeyi aynı anda istiyoruz, o nedenle olmuyor ya zaten. Yetinmeyi öğrenmeliyiz öncelikle, sabretmeyi ve karşımızdakine saygıyı.

YORUM YAZ