MENÜ

Böyle paranın da şöhretin de...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Öyle şeyler yazılıyor ki, inanılmaz! İnsan düşündüğünü dile getirmeye çekiniyor açıkçası. Yahu ben salak mıyım, niye farklı bir şeyler söyleyeyim ki boyutuna getiriyorlar olayı. Neymiş efendim, Galatasaray ruhla kazanmış, Fenerbahçe ruhsuzlukla kaybetmiş şampiyonluğu! Bak bak... Bilimsel yaklaşım ya da derin analiz böyle bir şey demek ki! Bunca şöhret, bunca para bir şampiyonluğun ruhla/ruhsuzlukla açıklanmasıyla kazanılıyorsa bu ülkede, içine edeyim ben böyle yorumların da, şöhretin de, paranın da! O zaman tüm takımlar sezon öncesi ‘ruh kampları’na sokulsun, hadi bunu savunsunlar o zaman!
Bir kerecik olsun çıkıp da, ‘Ben bu işi beceremiyorum, bağımlıyım ya da yine salladım ama bu kez tutturamadım’ adamlığını gösteremiyorlar. Yuh olsun, tüh olsun suratlarına. Hem de okkalı tükürük takviyeli!
Sezon başından bu yana şampiyonluk yarışıyla ilgili söylediklerinin özetini yapsın herkes, özeleştiri yani, futbol yazarıyım diye ortalıkta salınıp götürenler! Tabii adamlarsa! Ve bu ülke insanına karşı biraz olsun kendini sorumlu hissediyorlarsa! Cesaret edemezler tabii, artık internet denen bir olay söz konusu, çarpıtamazlar çünkü. Bu, internetten esinlenme/bilgilenme ayağına çeviri yoluyla hırsızlık yapmaya benzemez sonuçta. ‘Şak’ diye suratlarına çarparlar adamın yazıp söyledikleri.
Öngörüde yanılmaktan, anlık sapmalar, karamsarlıklar ve iyimserliklerden söz etmiyorum. Bunu ben ve benim gibi spor yazarları da yapıyor zaman zaman, yapacak da... Ama temel bir savunu vardır ya da olmalıdır en azından. Ufak sapmalar dışında sağlıklı bir öngörü, 90 dakikalık ya da aylık, hadi daha da ileri gidelim 3 aylık değerlendirmelerde olabilir yanılgılar. Ya tümden sallayıp tutturamamak n’oluyor ki... Daha da beteri, bir yerlere hizmet etmekse gerçek neden! Sadece tahrikse yaptıkları! İşte o zaman okkalı bir tüh suratlarına!
Çünkü olayın boyutları, Bağdat Caddesi’nde bir kulüp taraftarlarının her gördüğü kırmızıya sopayla, küfürle saldırmasına, Caferağa Salonu’nda ‘şiddete karşı gözüken’ aynı kulübün başkanının konuk takım yöneticisinin üzerine bir panter edasıyla gitmesine kadar varıyor. İşin daha da acı yanı, bu saldırılar konu bile edilmiyor medyada yeterince, nedense! Ama ben bunu Fanatik’te rahatlıkla yazabiliyorum, tıpkı Ali Sami Yen’de ya da Florya’da laciverte tahammül edemeyenleri yazabildiğim gibi... Hayat da, meslek onuru da bu işte...

YORUM YAZ