MENÜ

Risk almak mı almamak mı?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fenerbahçe, taraftarın beklediği Valbuena’lı ilk 11’le değil de Aykut Kocaman’ın inandığı oyunu oynayacak ilk 11’le başladı. Bu ilk 11, sadece 14. saniyede net gol pozisyonu bulmakla kalmadı. Yeni çıkan takım kategorisinde bu sezon mükemmele yakın bir deplasman grafiği sergileyen Göztepe’ye ideal deplasman oyununu oynatmayacak bir baskıyla başladı. Göztepe’yi doldurma uzun toplara zorladı. Sarı-Lacivertliler, ilk 15 dakikada rakibin gollerinin neredeyse yarısını kaydeden Jahovic’in topla çok az buluşmasına neden oldu. Aykut hocanın futbol zihninde bu oyun ‘pasta tadı’nda, bu sezon çok daha isabetli ortalar yapan İsmail’in kavisli kornerinde Fernandao’nun vurduğu kafa da pasta üzerindeki çilek gibi oldu.

Baskı devam etmeliydi

Peki, maç 0-0’ken bu kadar etkili baskı yapabilen bir takım 1-0’dan sonra neden yarısını bile yapmaz ki? Galibiyeti korumanın en garanti yolu, ikinci golü bulmak! Üstelik Fenerbahçeli oyuncular fizik kondisyon açısından bu kadar zirve yapmışken o baskı daha da etkili şekilde devam edebilirdi. Yoksa Fenerbahçe’nin ilk golü attığı daha önceki 41 maçın 35’ini kazanması, Kocaman’ın kafasındaki ‘teknik direktör takımı’nın daha önemli bir belirleyicisi mi?

2 santrforla çevirdi

1-0 öne geçtikten ilk yarı bitene kadar Göztepe, Jahovic’i iki kez tehlikeli pozisyona soktu. Çok saçma savunmadan top çıkarma hatasında gördüğümüz gibi futbolda bazen en büyük risk hiç risk almamak oluyor. Aykut hoca bunu maç 1-1’e geldiğinde daha iyi anlayıp duble ofansif oyuncu değişikliği yaptı. 90 artıda da olsa sahada 2 santrfor 2 de ofansif orta sahası varken maçı çevirmeyi başardı.

YORUM YAZ