Yasmani Copello Escobar: Ben de bir Türk'üm!

Yıllardır süre gelen bir tartışma vardır: Devşirme sporcular! Kimi küçük yaştan itibaren, kimi de yetişkinlik döneminde bir şekilde Türkiye’ye gelerek kulüplerde ve milli forma altında ter döküyorlar. Hemen hemen hepsi Ay-Yıldızlı formayla ülkemizi uluslararası arenada temsil ediyor ve madalyalar kazanıyorlar. Gelgelelim, elde ettikleri başarılar, ülkemizin bir kesimi tarafından benimsenmiyor, kanıksanmıyor. Türkiye’de doğmadıkları ya da renkleri farklı olduğu için öz be öz Türk olarak kabul edilmiyorlar! Bu durum, bir çok sporcuda rahatsızlık yaratıyor. İşte bunlardan biri de Küba’dan ülkemize gelerek Türkiye adına yarışan Yasmani Copello Escobar.

Yasmani Capello Escobar eşi ve yardımcı antrenörü Elif Koç’la birlikte yazarımız Hamit Turhan’a samimi açıklamalarda bulundu.

'Bu yaklaşımlar beni üzüyor'

Almanya’nın Başkenti Berlin’de bugün başlayacak olan Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda ülkemizi 400 metre engellide temsil edecek olan son Avrupa Şampiyonumuz Escobar ile Berlin’e hareketinden önce Ataköy Olimpiyatevi’nde buluştuk. Yardımcı antrenörü ve aynı zamanda eşi olan Elif Koç Escobar’ın tercümanlığını yaptığı söyleşimizde bu tarz yaklaşımların kendisini çok üzdüğünü kaydeden Escobar,

'Madalyalarım Türkiye için'

“Ben üç kulvarda; Olimpiyat Oyunları, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nda ülkemize madalya kazandırmış bir sporcuyum. Ben kürsüye çıktığım zaman göndere Türk bayrağı çekiliyor, İstiklal Marşı çalınıyor, Küba’nın değil! Evet, Küba’da doğdum, büyüdüm ama artık buradayım. Ben de sizin gibi bir Türk’üm. Bundan sonraki kariyer planımda da tamamen Türkiye var. Bana başka bir milliyettenmişim gibi bakılmasın” diye konuştu.

'Derece değil, madalya önemli'

Avrupa Şampiyonası’nda unvanını korumak için mücadele edeceğini belirten Escobar, “Hazırlık sürecinde sakatlık yaşadım ama şimdi iyiyim, hazırım. Güçlü rakiplerim var ama ben de son şampiyonum. Ülkeme ikinci Avrupa altınını kazandırmayı hedefliyorum. Derecenin önemi yok benim için, kürsü olsun yeter! Uzun vadede Tokyo var ama şimdi onu düşünmenin sırası değil!” ifadelerini kullandı.

'Küba’da unutulmuş bir konuyum!'

Escobar, başarılarının Küba’da nasıl karşılandığı sorusuna ise şu ilginç yanıtı verdi: “Ben artık kendimi Küba’da unutulmuş bir konu olarak değerlendiriyorum. Zamanında beni beğenmeyen ve Milli takıma almayan antrenörümle şimdi de görüşüyorum. Öyle kin ve öfke gibi duygularım yoktur. Ailem de zaman zaman geliyor Türkiye’ye, 14 gün sonra tekrar gelecekler. Özlüyorum onları tabi ama insan mutlu olduğu yerde olmalıdır!”

'Atatürk'e sevgim çocukluktan'

Türkiye’yi seçmesinde Atatürk sevgisinin de rolü olduğunu ifade eden Escobar sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukluğumda Havana’da bulunan Atatürk büstünün olduğu yere gider, orada oyunlar oynardım. Atatürk’ü o zaman tanımıştım. Kendisi hakkında daha sonra fikir sahibi de oldum. Türkler’in büyük kahramanı olduğunu öğrendim. Atatürk’e o zamandan beri bir sevgim ve sempatim oluştu. Onun sayesinde Türkiye’yi de tanımış oldum. Türkiye’yle kaderim o zaman kesişti.” Türk gelenek ve göreneklerini zaman içinde benimsediğini ifade eden Milli atlet, “Türk insanı gerçekten çok sıcakkanlı, bu nedenle uyum sıkıntısı çekmiyorsunuz. Türk kültürünü ve İslam dinini yakından inceliyorum” dedi.

Hamit Turhan

Fotoğraflar: Saycan Sayım