Başakşehir'in başarılı futbolcusu Emre Belözoğlu, Fanatik'e konuştu, bilinmeyenleri anlattı. İşte; Fenerbahçe'de kaçırdığı ve kazandığı şampiyonluk, İtalya ve İngiltere macerası, 3 Temmuz süreci ve çocukluk yıllarındaki futbol hikayelerini anlatan tecrübeli ismin röportajının birinci bölümünden en önemli başlıklar...
2
Ahmet hoca beni Fatih Terim'e yolladı"
1996 senesinde PAF takım maçında kırmızı kart gördüm. Ahmet hoca, Fatih hocaya şikayet etmiş; ‘Bundan bıktım, uğraşamıyorum artık’ diye. Fatih hoca da ‘sen bana gönder, ben onun hakkından gelirim’ diyor. Sonra beni çağırdı, ‘Bundan sonra A takımla idmana çıkacaksın ama seninle biraz işimiz var’ dedi. (Gülüyor). Çocukluğumda da kazanma hırsım vardı. Mahallede maç kaybettiğimizde herkes birbirine girer, en önde de ben giderdim.
3
Hasan Şaş'a faul yaptım"
1996-1997 sezonunda şampiyonluğumuzu ilan ettikten sonra çıktığımız Ankaragücü maçında ilk kez oynadım. Tugay abinin yerine 72. dakikada oyuna girmiştim. Girer girmez Hasan Şaş’a faul yaptım. ‘Napıyosun oğlum’ dedi, ben de ‘kusura bakma abi yeni girdik oyuna’ demiştim (Gülüyor).
4
Titreyerek oynadım"
1997-1998’in 2. devresi başlamıştı. Fatih hoca kadroya aldı, Kocaeli maçına gittik. Bir gece önce çok ateşlendim. Mont, kaban, şapka soyunma odasında oturuyorum. İlk onbire yazdı. Şimdi hastalığıma mı yanayım, titriyorum ona mı yanayım bilemedim. 'Hadi varsa yüreğin giy bu formayı ve bir daha çıkartma’ dedi. O gün 39 derece üstü ateşim vardı ama bir tane gol attırdım, 4-1 kazandık. 5 numaranın hikayesi böyleydi.
5
Ayağım kesiliyordu"
İtalya'da olduğum dönem ‘Kompartman sendromu’ diye çok ciddi bir sakatlık yaşadım. Ayağımdaki damar tıkandı. Juventus maçında tekme yemiştim. Ayağımın kesilmesi bile söz konusuydu. İki gün bileğimi hissetmedim. Doktorlar bir gün müsade ettiler. Eğer bir gün daha devam ederse, diz kapağımdan aşağıya kadar yaracaklardı ve 1,5-2 sene top oynayamayacaktım.
6
Vieri'nin partilerine giderdik"
Vieri yan komşumdu. Onun evinde kiracıydım. Hayatımda gördüğüm en disiplinli ev sahibiydi. Ay başı geldi mi hemen parayı isterdi. Kapıyı ‘tık tık’ vurur: ‘Param nerede’ derdi, ‘tamam ya göndereceğim bugün, maaşım yatsın, bekle’ derdim (Kahkahalar). Vieri’nin partilerine giderdik maçtan sonra. Türkiye’de öyle değildi de, ondan sonra biraz böyle gördük. Fashion week kutlamalarına gidiyorduk. Bizden 40-50 cm uzun kızlarla, hiç kalkmıyorduk ayağa, oturuyorduk. Çünkü ayağa kalksak, bütün havamız bitecekti.
7
Newcastle'da olay başkaydı"
Newcastle bambaşka bir tecrübe oldu. İngiltere’de üç sene çok iyi zaman geçirdim. Yaşanan ırkçılık mevzuları ile ilgili olarak; saha içi profilim eleştirilebilir. Onu hiçbir zaman inkar etmedim. Oradaki konu tamamen bambaşkaydı. Bir tartışmaydı. O konunun üzerine Türkiye’de yaşamış olduğum olay da gelince biraz böyle gündem oluşturdu. Bunun önüne geçemem, geçemeyiz.
8
10 yaşımda ters köşeye gönderdim"
1989 senesi; Zeytinburnu idmanlarını izliyorum. Top toplayıcılık yapıyorum. Bir gün 14-15 yaş grubu idman yaparken, rahmetli ‘Cücük Mehmet’, -onun da emeği çoktur bende- kalecileri çalıştırıyor. Penaltı yarışmasında Mehmet hoca onu yendi ve dedi ki; ‘şu ufaklık bile sana gol atar’. Özgür abi de ‘yok hocam ne yaptın’ dedi ve iddiaya girdiler. Penaltı noktasına topu diktiler ve Özgür abiyi ters köşeye gönderdim (Gülüyor), daha 10 yaşındayım.
9
2010'da hüngür hüngür ağladım"
2009-2010 sezonunda yaşadığımız, İnter’de de başıma gelmişti. O son maçla ilgili bir hikayem var; ben sahada bayıldım biliyor musunuz, anlatmış mıydım? ‘Şampiyon olduk’ diye taraftar üzerime atladı ve bayıldım. Soyunma odasına sedyeyle götürdüler. Yeni yeni ayılıyorum ama soyunma odasında anlamadığım bir sessizlik var. Gözlerimi açtım sağımda solumda ağlayan insanlar var. Bir an hâlâ baygınım rüya görüyorum sandım. Niye insanlar ağlasın, şampiyon olmuşuz. Ayıldım dedim ki; siz niye ağlıyorsunuz? Sağımda Güiza ağlıyor, solumda Aziz Başkan çok kötü. Dediler ki; Bursaspor şampiyon oldu. Nasıl Bursaspor şampiyon oldu! Şimdi böyle anlatıyorum da, o zaman ben de hüngür hüngür ağlıyordum.
10
3 Temmuz beterin beteriydi"
“2010-2011’de ‘beterin beteri vardır’ derler ya onu yaşadık. Türk futbol tarihinin belki de bir daha hiç yaşayamayacağı bir süreci biz yaşadık, bize nasipmiş. Her zaman söylüyorum cefası bizim oldu. En büyük cefasını Aykut Kocaman ve birkaç oyuncu yaşadık. Hapse girmiş yönetici büyüklerimiz vardı, onların yaşamış oldukları çok daha büyük sıkıntılardı. Her gün bir haberle uyanmak, antrenmana gitmek; yani dedim ya futbol oynamak için sahaya çıktığımda çocuk gibi eğlenebiliyorum, o dönemde onu kaybetmiştim. Fenerbahçe’nin hiç hak etmediği bir şeydi. 3 Temmuz’da bazı isimler var saha içinde olan, şimdi baktığımda tepki görüyoruz.
11
Tepkiler duruş sergilediğimiz için!"
3 Temmuz’da bizler çok ama çok Fenerbahçeli durduğumuz için hâlâ bu tepkiler. Aykut Kocaman’a da, Volkan Demirel’e de, bana da yapılanlar oluyor. Bir duruş gösteriyorsun, bir tercih yapıyorsun ve bir şeyi terk ediyorsun. Bizde de o oldu. Bütün Türkiye, Fenerbahçe’nin suçluluğuna inanmıştı.
12
Bizi yalnız bıraktılar"
Keşke hiç olmasaydı, keşke Fenerbahçe’yi bu kadar yalnız bırakmasaydı diğer camialar. Bunu yaptılar, bunu yaparken de bazı insanları hedef almaya geldiler. Onlardan bir tanesi de bendim. Hiç pişman değilim. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray camiaları tabii ki rakipler birbirlerine, olması da gerekir. Ama diyoruz ya ‘ebedi dost’ o dostluğun ortadan kaybolduğu bir süreçti. Bunu gördü Fenerbahçe camiası. O yüzden de kemikleşti herkes.
13
Bize çok düşman kazandırdı"
Bunları dile getirmek çok kolay değil. İnsanı üzüyor, inanın. 3 Temmuz kariyerimin en sıkıntılı süreciydi. Her hafta basın toplantısı yapıyorduk Aykut hoca, Volkan, ben. Bir şeyler yapmak zorundasın, hergün gündemsin. Bir de haketmediğin bir gündemle. Bize bayağı düşman kazandırdı, hissediliyor, hâlâ devam ediyor.