MENÜ

"Ben olsaydım Alper'i almazdım"

F.Bahçe'nin efsane başkanlarından Ali Şen, Hürriyet gazetesinden Sibel ARNA'ya konuştu. Sarı-lacivertlilerin ezeli rakipleri G.Saray'a çalım atarak kadrosuna kattığı Alper Potuk hakkında çok konuşulacak bir yorumda bulunan Şen, pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

"Ben olsaydım Alper'i almazdım"

İşte Hürriyet’te yayınlanan Ali Şen röportajı…

Eskiden Türkiye’ye en çok yıldız futbolcu getiren takım Fenerbahçe’ydi. Başkanlığınız sırasında siz de buna çok önem verirdiniz. Şimdi Galatasaray sanki eski Fenerbahçe’nın yerini aldı. Ne diyorsunuz bu duruma?

- Çok farklı dönemlerden geçti futbol. 1950’li yıllar, 1970’li yıllar ve bugün. 1950’li yıllarda Türkiye’nin kendi çıkardığı yıldız futbolcular vardı, işin ticari tarafı zayıftı. Real Madrid’in o dönemdeki başkanı Kont Bernabeu “Transfer ettiğim futbolcu yakışıklı olmalı, karizmatik olmalı. Tabii topa da iyi vurmalı” derdi. Bugün ise bahislere konu olması, paranın girmeye başlamasıyla bambaşka bir futbol var. Bugün futbolda insanları stada çekmen, sonra da forma, kaşkol, kupa aksesuar gibi ticari ürünleri satman gerekiyor. Bugünkü sadece futbol izlemek için stada gelenlerin sayısı gitgide azalıyor. Oyunun gösteri yönünü daha fazla görmek istiyorlar. Bu arada o yıldız futbolcunun sevgilisi ünlü bir artistse o da kulübe artı yazıyor.

Örneğin Victoria ve David Beckham çiftine bakın. Tam bir pazarlama başarısı. En son David ile Tom Cruise’un aynı yatakta basıldığına dair haberler bile okuduk. Ama bunlar hep taraftarı tribüne çekiyor.

Büyük takımların birbirinden oyuncu transfer etmesine nasıl bakıyorsunuz?

- Ben Galatasaraylı futbolcunun, Fenerbahçe’ye geçmesini, Fenerbahçeli’nin Galatasaray’a geçmesini desteklerdim, yaptım da. Neden? İnsanların ilgisini çekmek için. Yıldız oyuncu daha çok ilgi çeker ve taraftar sayısını arttırır. Özetle ben yıldız transferinden yanayım. Başkanlığım sırasında böyle paralar olsaydı bugünkü Galatasaray’dan geri kalmazdım. Çok az para olmasına rağmen Okocha’yı getirmiştik. Okocha’yı sonra Aziz Yıldırım 17.5 milyon dolara sattı. 17 misline… Gerçi bu bizim başkanın becerisinden oldu, yoksa Okocha olduğu için değil. Türkiye’ye yıldızların çoğunu Aziz Yıldırım getirmiştir ama… Anelka, Ortega, Alex… Getirdi getirmesine ama en fazla Galatasaray şampiyonluğu gören başkan da o oldu…

- Evet. Yıldırım’ın yıldızları getirdiği bu yıllarda bizim Galatasaray’la farkı açmamız lazımdı.

Çünkü hem ekonomik olarak çökmüşlerdi hem de çok kötü bir statta oynuyorlardı. Bizim divan kurulu toplantılarında bunu hep dile getirdim “Şimdi farkı açalım, açamazsak Galatasaray stadı yaptıktan sonra spektaküler transferlere başlayacak biz geri kalacağız” diyen bendim.

Ve ne dediyseniz çıktı…

- Aynen, yapamadık, farkı açamadık. Adnan Polat krizi çok iyi yönetti, bu temeli hazırladı, Ünal Aysal da bu temelle takımı bugünkü hale getirdi. Drogba, Sneijder Galatasaray’da. Fenerbahçe’nin başına 3 Temmuz olayı geldiği için ve büyük yara aldığımız için, Aziz Yıldırım büyük transfer yapamadı. Galatasaray farkı açtı. Hem para geliri, hem şampiyonluk sayısı, hem de Avrupa Şampiyonu oldukları için öndeler.

Ligi ikinci bitirmek sizin için ne kadar kıymetli?

- Hiç! İkincilik ancak Galatasay’ın üçüncü olduğu noktada başarıdır. Galatasaray birincisiyse Fenerbahçe’nin ikinciliği başarı değildir. Ben dördüncülüğü de başarı olarak görebilirim ama Galatasaray altıncıysa. Böyle bir gerçek var. Bizim taraftar bu yılın başında bana ne olur dedi. “Fatih Terim’e bağlıyız” dedim. Terim iyi yönetirse kupaları alırsa biz alamazsak her taraftan sorun çıkar demiştim.

Peki ne yapması lazım Fenerbahçe’nin? Yıldız almadan bu iş olur mu?

- O yönetimin, taraftarla anlaşmasına ve kenetlenmesine bağlı. Riskli ama olur. Fenerbahçe’nin taraftarının bu gücü var. Ama tribünlerin başkana güvenmesi lazım. Başkan “yıldız almayacağım ama sahaları futbol heyecanıyla boğacağım” dediği zaman inandırmalı. Taraftar tamam bu başkan bizdendir diyebilmeli. Ben tüm kulüpler içinde kendi taraftarından protesto yemeyen tek başkanım.

Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Ligi’ni kazanamaması konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Fenerbahçe yarı finale kaldı, herkes bayram yaptı, ben yapmadım. Beni tatmin etmiyor ki yarı final. Nitekim kötü bir takım olan Benfica’ya elendik. Başkan olsaydım Alper Potuk’u almazdım Gelelim Alper Potuk transferine. “Bu transfer için Ali Şen tarzı” diyenler haklı. Bu tip sansasyonel transferleri severim. Rakiplerin talip olduğu futbolcuları almak her zaman keyifli gelmiştir bana. Ancak Alper Potuk Galatasaraylılara bir söz verdiyse ve kendi başkanına “Galatasaray’a transfer olacağım” diye söz verdiyse ve bu sözlere rağmen daha çok para için Fenerbahçe’ye gittiyse söz verdiği kişileri satmıştır. Ben Fenerbahçe başkanı olsaydım bu futbolcuyu almazdım. Çünkü “Bugün başkasını satan yarın beni de satar” sözüne inanan biriyim.

Ben de zamanında Zonguldak’tan İsa’yı (Ertürk), Galatasaray’dan da rahmetli Erdoğan Arıca’yı alan kişiyim. Ama her ikisini de verdikleri söze sadık kaldıkları için Fenerbahçe’ye transfer ettim. Türkiye’deki imkânlar Avrupa’dan daha iyi Bugünün futbolu, tesisleri, yönetim tarzı ve maddi gücüyle eskiyle kıyaslanmayacak kadar iyi. Hatta Avrupalı futbolcunun nesi varsa Türkiye’deki daha iyi. Buradaki futbolcunun parası, otomobili, evi, kıyafetleri, forması, kız arkadaşı, karısı her şeyi çok daha iyi. Geriye ne kalıyor: Beceri. Türk genci beceriksiz mi? Asla! O da var. Ancak üçüncü faktör olan temel eğitim eksik. Bu noktada ailelere büyük iş düşüyor. Üstüne üstlük bugün Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı da spora kollarını açmış. Benim de bugünkü spor jenerasyonundan bir talebim var: Kendi kendinizi küçültmekten vazgeçin. Siz Avrupalı sporculardan daha yeteneklisiniz, imkânlarınız da daha iyi. Böyle olduğuna inanırsanız Avrupa şampiyonu da oluruz, dünya şampiyonu da…

Futbol insanları kışkırtan bir spor dalı

Manavlık, gazetecilik, basketbol takımı yöneticiliğinden kulüp başkanlığına uzananFenerbahçe yılları ve Bodrum… Hayatınızın en mutlu ve en huzurlu dönemi hangisiydi?

- Hepsi!

Bir kişi nasıl hayatının her döneminde mutlu olabilir?

- Hayatta her şey beceri ister. Mutlu olmak da böyledir. Bir kere mutlu olmak isteyen iyimser olacak. Ben her zaman bardağın dolu tarafını görenlerdenim.

Doğup büyüdüğünüz Kosova’dan göç etmek de mi mutsuz etmedi sizi?

- Hayır tam aksine mutlu etti çünkü Türküz. Bugün Türkiye’de çok sayıda Rumeli kökenli var. Bunların bir kısmına Boşnak denir, bir kısmına Arnavut denir. Bir de Türkler var. Kökeni konusunda kafası karışık kişilere şöyle bir tavsiye verebilirim: Ailede Boşnakça, Sırpça, Arnavutça gibi ikinci bir lisan konuşan varsa Müslüman’dır ama Türk değildir. Annem Türkiye’ye geldiğinde 48 yaşındaydı, Türkçe’den başka bir lisanla su bile isteyemezdi. Türk oğlu Türk olarak vatana döndüğümüzde bayram günüydü o gün.

Türkiye’ye gelmeden önce babanız ne iş yapıyordu?

- Babam çiftçiydi. Bir insanın gözünün görebildiğince toprak sahibiydi fakat 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çıkan Serbest Göçmen Yasası’ndan yararlanıp malı mülkü hibe ederek Türkiye’ye döndük. 2 Haziran 1956 Pazar günü İstanbul’a geldik. Sirkeci’de trenden indik, bir akraba karşıladı bizi. Otomobiliyle o zamanki adıyla Dolmabahçe Stadı’nın önünden geçiyoruz, kadere bak ki Fenerbahçe-Galatasaray maçı oynanıyor. Fenerbahçe her zaman olduğu gibi 3-1 kazanmıştı. Kim inanır ki bir gün gelecek sen o stada gideceksin, insanlar seni Ali Şen diye ayakta kışlayacakla İnanılır gibi değil.

Peki Fenerbahçeliliğinizin kaynağı ne?

- Fenerbahçeli Lefter’in 1948’de Kosova’da Türkiye formasıyla gol atmasından sonra Fenerbahçeli olduk. Bir kısım Kosovalı bu olaydan sonra Fenerbahçeli oldu. Çok sonra yine Priştine kökenli Hakan Şükür ünlü olunca Galatasaraylılar çoğalmıştır.

TRİBÜNDE TARAFTAR SAYISI EŞİTLENMELİ

Ancak bugün iki takım arasında önü alınamayan bir rekabet var. Peki bugün neden Galatasaray-Fenerbahçe derbisinden sonra 19 yaşında gencecik bir çocuk ölüyor?

- Bu olaylar hep vardı. Hatta 1928’de bir Fenerbahçe- Galatasaray maçı yarım kalır. Futbolcular birbirine girer, burunları kırılır. Sekiz Fenerbahçeli, yedi Galatasaraylı futbolcu oyundan atılır. 1936’da benzer bir kavga var. Futbol sadece bir oyun değildir. İnsanları kışkırtan bir spor dalı. Sebebi insanların futbolu kavga için araç gibi görmesinden kaynaklanıyor.

Yıl artık 2013. Bu kavganın önüne geçemeyecek miyiz?

- Geçmemiz gerekiyor. Olaylar son yıllarda büyüyor, dünyada da büyüyor. Danimarka’da, Almanya’da, Yunanistan’da hatta Fransa’da kıyamet kopuyor. Holiganizm İngiltere’de başladı. Üstelik orada ölen taraftar sayısı Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar çok. Bunun çaresi statlarda iki takımın taraftarının eşit sayıda oturmasını sağlamak. Şunu yıllardır savunuyorum: ‘Stada sadece ev sahibi takımın taraftarı gider’ bakış açısı doğru değil. Kan gövdeyi götürür diyorlar. Yanlış. O Galatasaraylı, Fenerbahçeli çocuğu stada yakın bir yerde değil taaa Gaziosmanpaşa’da bıçakladı. Stada gelebilseydi orada bağırış çağırış stresini atacaktı ve kimse kimseyi bıçaklamayacaktı. Bir de tabii basının taraftarı tahrik etmemesi lazım.

Basın taraftarı nasıl tahrik ediyor?

- Mesela Hasan gol atmış, “Hasan’dan bir kurşun” başlığını atıyorlar. Ne kurşunu kardeşim? Topa vurmuş, gol olmuş.

Yöneticilerin iki takımın düşman olmadığını sık sık vurgulamaları gerekmiyor mu?

- Ben rakip başkanlarla hep yemeğe çıkardım. Şimdiki yönetim fazla beraber değil, bunu görmüyorum. En fazla birlikte olan kişiler futbolcular ama… Onlar sahada yapılan sahada kalır ilkesini çok güzel uygular. Taraftar da bunu öğrenecek ama zamana ve eğitime ihtiyaç var.

GALATASARAY’I TEBRİK EDERDİM

Peki centilmenlik nerede kaldı? Bu çocuğun ölümüne rağmen Aykut Kocaman “Tebrik etmiyorum Galatasaray’ın şampiyonluğunu” dedi.

- Ben tebrik edenlerdenim. Başkanlığım sırasında asla yaralayıcı beyanat vermedim, centilmenlik kurallarını çiğnemedim. Örneğin Kocaelispor’la kupa maçımız vardı. O akşam Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona ile oynuyordu. Bizim maraton tribününde ‘Barcelonalıyız’ pankartı açılmış. Kulüp müdürü Serkan Acar’a derhal indirin ve anons edin ‘Bugün Galatasaraylıyız’ dedim. Avrupa Kupası maçları öncesi Fatih Terim’e hep mesajla başarılar dilerim. Eski Galatasaray başkanlarına da aynı şeyi yapıyorum. Beşiktaş’ın eski kaptanı Rıza Çalımbay’ıMünih’teki Dünya Karması maçında oynatan da Ali Şen’dir.Bugünkü yöneticiler de böyle yaparsa dostluk pekişir.

Fenerbahçe taraftarı aileden icazet alan başkan istemez Olmayacak şeyleri yapan bir başkandınız. Sırrınız neydi?

-1981’de Fenerbahçe’de bir reform yaptım, Türkiye’nin en önemli işadamlarını yönetim kurulunda bir araya getirdim. Ömer Çavuşoğlu, Ali Dinçkök, Abdullah Acar, Salih Ergür gibi isimleri bir masa etrafına topladım. Bu yönetim bana çok katkı sağladı. Ama yine de imkânlar çok kısıtlıydı. İkinci dönemimde de Fenerbahçe’nin bütçesi ancak 16 milyon dolardı. Şimdiki bütçe bunun 14 misli fazla.

Ali Şen Başkan Fenerbahçe şampiyon gibi fenomen bir sloganın mimarısınız…

- Evet bunun dünyada örneği yok. Mehmet Ali Yılmaz, Faruk Süren, Süleyman Seba gibi efsane başkanlara bile ‘istifa’ diye bağırdı taraftarları… Aziz Yıldırım’a da geçen yıl bütün tribün istifa diye bağırdı. Bir tek bana her zaman “Ali Şen başkan Fenerbahçe şampiyon” diye bağırdı.

Tekrar başkanlığı düşünürmüsünüz?

- Bu işleri bırakalı 15 yıl oldu. Fenerbahçe kongre üyesi sıfatımdan başka sıfatım yok, düşünmüyorum da.

Sizce Aziz Yıldırım başkanlığa devam etmeli mi? Yeni başkan kim olmalı? Koçlar ilk defa aileden birinin başkan olmasına icazet verdi…

- Biz taraftar olarak Fenerbahçelilerin gururunu taşıyacak, takımı coşturacak ve borçlanmanın önüne geçecek bir başkan istiyoruz. Kim gelecekse gelsin bankalara borçları silmeli. Renkli, karizmatik, demeç verdiği zaman tüm Fenerbahçelileri keyiflendirecek bir başkandır gönlümüzden geçen. Başkan adaylarına tavsiyem şu: Tüm Fenerbahçelilerin istediği bir başkan olsun. Fenerbahçe taraftarı “Bu başkan bizdendir” desin. Koç Ailesi’ne ise tavsiyem şu: Fenerbahçe taraftarı aileden icazet alan başkan istemez, bu davranış ona antipatik gelir. Fenerbahçe taraftarını sevdikleri Ali Koç’tan soğutmasınlar. Mustafa Koç kardeşim şunu bilsin gelecek başkan icazeti tribünden alacak, aileden değil. Mehmet Ali Aydınlar da çokyüzlü. Arzulu, bilgili, çalışkan. Ferit Şahenk çok dengeli, çok iyi Fenerbahçeli.

Aziz Yıldırım’a ne tavsiye edersiniz?

- Fenerbahçeli taraftarlarla takıştı. Üç yıldır arka arkaya şampiyon lamıyoruz, lig başladıktan sonra devam edeceğini söylüyor. Çok iyi bir hesap yapsın, çünkü Fenerbahçe taraftarının artık başarısızlığa tahammülü yok. Yeni sezonda ilk 5 maçta 15 puan yapmazsa, veya 10’dan az puanımız varsa ve Galatasaray önümüzdeyse Yıldırım’ın işi çok zor olur.

Oğuz ve Aykut olayında hiç pişman değilim

1996’da Fenerbahçe’nin iki sembol ismi Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman’ı takımdan gönderdiniz. Pişman mısınız?

- Bu, gerçekten yanlış bilinen bir konu. Aykut’u maç sonrası demecinden dolayı gönderdiğimi düşünüyor ama bu doğru değil. Bazıları diyor ki “Eğer o gün Trabzon’da yenilseydik ikisini de uçağa almayacakmışım”. Bu mümkün mü? Oğuz ve Aykut’un yüzüne maçtan önce söyledim gönderileceklerini: “Yarın Trabzonspor’u yeneceğiz. Kalan iki maçı da kazanıp şampiyon olacağız. Yarın Trabzonspor’u 10-0 yensek, 5’ini sen, 5’ini sen atsan da ikinizi göndereceğim.” İkisi de takımın en iyi oyuncularıydı, bunu hiçbir başkan kolay kolay yapamazdı. Kadere bakın ki o Trabzonspor maçını 2-1 kazandık. Bir golü Aykut, diğerini Oğuz attı.

Peki gönderilmelerinin asıl sebebi neydi?

- Tabii ki hata yaptılar! Oğuz’a “gün gelecek bu kulübe başkan olmalısın” diyen kişiyim. Ama insanlar dürüst olacak. Aykut, kendisini göndermemin ne kadar doğru olduğunu kendi demeciyle tescilledi zaten. O golü atmasaydın Fenerbahçe taraftarı üzülecekti bunu düşündün mü? Sonra aynı Aykut Konyaspor’un antrenörüyken Anelka’nın eline çarpan top gol oldu diye “Bu ülkede büyük kulüplere karşı teknik direktörlük yapılmaz. Bu işi bırakıyorum” demedi mi? Aynı Aykut sonra “Trabzon beleş penaltı kazanıyor” diyen değil mi? Aynı Aykut sezon ortasında Alex’i göndermedi mi? Bir insan söylediği söze sadık kalacak. Ama şunu da söyleyeyim: Aykut 3 Temmuz’dan sonra yaptıklarıyla gönlümü kazandı. Ama pişmanım diyemem, kimse kusura bakmasın.

Bir diğer Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen’in kariyerini nasıl buluyorsunuz?

- Kimse üzerinde durmuyor ama onu da Fenerbahçe’den gönderen benim. Rıdvan’ı kişi olarak, insan olarak çok beğenirim. Pırlanta gibi çocuktur, zekidir, cin gibidir. 1994’te tekrar başkan seçildiğimde oynamasını çok istedim ama çok sık sakatlanıyordu. Kariyerinde daha fazla oynayabilseydi dünyada rakibi olmazdı. Sergen de onun gibiydi. Bu iki oyuncu kendilerine baksalar tarih yazarlardı. Rıdvan’ı da yedek kalıp Fenerbahçe taraftarının gözündeki yerini kaybetmemesi için gönderdim. Yani aslında bugünkü saygınlığını bana borçludur.

Haberin Devamı
YORUM YAZ