MENÜ

'Dayanıklı' olan istediğini alır

Abone Ol Google News

‘İçi boş tartışma’ların anayurdunda haftanın temel sorularından biri de “Fenerbahçe Beşiktaş’a yatar mı?” oldu. Genel olarak ülkede özel olarak futbolda yaşananlar ışığında bu soruyu sorunları art niyetle suçlamak fazlasıyla yersiz olur. Yaşamdan topladıkları veriler insanları doğrudan bu ve benzeri sorulara götürüyor ki bunda da şaşacak bir şey yok!. Oyuna dönersek, iki takım arasındaki ‘futbol dengesi’ bize neler söylüyor? Önce lider Fenerbahçe’den başlayalım... Ülkenin en iyi iki arka kenar oyuncusu, Gökhan ve Caner bu takımda. Aralarında, topu oyuna sokma konusunda sıkıntılı olsalar da, gerek yüksek toplar gerekse müdafaa dengesi oluşturmada lig
ortalamasının üzerinde bir tandem; Alves/Bekir... Yedekleri Egemen ve Kadlec.. Ki, bu oyuncu aynı zamanda sol arka hatta sol ön oynayabiliyor.

Önlerinde, ülkenin en sağlam yerli oyuncularından Mehmet Topal ve ekibi; Emre Belözoğlu, Portekiz milli Raul Meirelles, basit ve doğru oynayan değişmez futbolcu Dirk Kuyt ve ters çizgisinde Moussa Sow... İleride ise, elinden kaçırdığında koşarak yetişmenin zor olduğu Emenike! Peki ya yedekler; arkada Hasan Ali.. Ortada Salih, Baroni, Mehmet Topuz.

Haberin Devamı

Yedek kulübesinden çok güçlü destek alma şansına sahip bu takım, özellikle hücumda sürekli yer değiştirmelerle rakip savunmaya sıkıntı yaratma konusunda ülkenin şu andaki en iyisi konumunda.

Kara Kartal’da sağ bekte sıkıntı var

Gelelim Beşiktaş’a... Kadro yapısına rağmen ligdeki yerine tıpkı bir önceki sezonda olduğu gibi çoğu insan sanırım şaşırıyordur. Bu durum da esasen ligin vasatisinin en önemli göstergesi! Kalecisi, devamlılık gösteren en iyi iki oyuncusundan biri; Tolga Zengin. Çoğu maçtan onun sayesinde başları dik ayrıldılar. Geride sağ bek boş! Hilbert’in yerine alınan Serdar Kurtuluş, tamamen idman futbolcusuna dönmüş durumda. O boşluğu ‘kesici’ ama sağ bek özelliği gösteremeyen iki oyuncu, Necip ya da Atiba Hutchinson ile yamamaya gayret ediyor Biliç. Çünkü, seçenekler sınırlı. Solda Ramon Motta, ki son maçta yerini İsmail Köybaşı’na bırakarak sol ön oynadı ve onun yerinde oynayan Köybaşı o maçta takımın en aksayanıydı. İki bekin arasında, ‘yeniden keşfedilen’ Pedro Franco ile transferiyle Galatasaray’ı ferahlatan ve kaybedilen iki
maçta gollere neden olan kritik hataların merkezindeki Dany.

Beşiktaş’ın da en sağlam yeri müdafaa önündeki ekip; garanti olduğu kadar ‘joker’ özelliği de gösteren Atiba Hutchinson, Jermain Jones ve modern orta sahanın
nasıl oynaması gerektiğini her maç tekrar tekrar gösteren Veli Kavlak. Beşiktaş geçen sezona göre bu kadar az gol yediyse, aslan payını Atiba ile Veli’ye vermemek
haksızlıkların en büyüğü olur. Ve elbette Fernandes sonrasının ‘seçeneksiz ve vazgeçilmezi’ Oğuzhan Özyakup. Tek top ve futbolu ‘bilinç’le oynamanın sahadaki sureti. Orta sahanın son ismi, topla içeri kat ederek rakibi sıkıntıya sokan ve bu sezon takım lehine fark yaratan Gökhan Töre. Ve önde takımdan uzak bir ‘yalnız adam’; Hugo Almeida. O da son bir güçlü kontrat için Portekiz milli takımı ile Brezilya yolcusu.

13 transfere rağmen kulübe yetersiz

Çoğu karşılaşmada olduğu gibi bu maçta da Biliç’i en çok kenardan alabileceği katkının sınırlı olması zorlayacak. Oysa Beşiktaş bu sezon 13 transfer yaptı! Yine de farklı oynama düzenlerine rağmen iki takımın sahadaki 11’leri arasında büyük uçurum yok gibi. Beşiktaş sezonun ilk maçının ilk devresini parmak ısırtacak bir düzende oynamış ve rakibine 3 gol atmıştı. Ancak ikinci yarı düzenini koruyamadı. Biliç ve ekibi, bu kritik maçta en azından o ilk yarıyı tekrarlamaya çalışacaklar. Eğer bunu maçın son
bölümünde yapabilirlerse o maçtaki hayal kırıklığı da tekrarlanmaz. Haliyle baştaki fuzuli soru kafanızı karıştırmasın, iki takım da oynamak için sahada olacak oyunculardan kurulu. Elbetteki Beşiktaş, kendi sahasında değilse de kendi taraftarı önünde oynama avantajına sahip. Ve bu tip derbilerin temel kuralını da unutmamak gerek; “Kazanması gereken kazanır!

Haberin Devamı
YORUM YAZ