MENÜ

Volkan ve Muslera!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Kuyt, Krasiç gibi iki üst düzey forvet almış Fenerbahçe... Üstelik Sow (Fransa Ligi Gol Kralı), Semih (Türkiye Ligi Gol Kralı), Bienvenu (Beğen beğenme ama kariyeri boyunca oynadığı her sezonda çift haneli gol sayılarına ulaşmış) gibi direkt forvet oyuncuları varken... Bu hücum hattının hemen arkasına Meireles gibi bir fenomen, Mehmet Topal gibi İspanya görmüş bir Milli yıldız almışlar... Üstelik bu takımın omurgasında Baroni gibi futbolu iyi bilen bir Brezilyalı, Caner, Selçuk Şahin, Mehmet Topuz gibi Milli forma taşımış isimler varken...

İkinci ve üçüncü bölgeye yapılan onca yatırımın karşılığı ne peki?

9 maçta 11 gol atmış Fenerbahçe... Maç başı 1.2 gol yani...

Bunun en basit anlatımı şu: Rakip size 1 gol atarsa kazanamazsınız! Rakip iki gol atarsa kaybedersiniz!

Peki Milli Takım’ın stoperi Egemen ve sol beki Hasan Ali’nin alındığı savunmada durum ne? Bu takımın diğer stoperleri de Yobo, Bekir, Serdar ve sağ beki de Gökhan Gönül gibi yine Milli Takım oyuncuları...
9 maçta 8 gol yemişler... Maç başı 0.8 gol yani...

Bunun en basit anlatımı da şu: Fenerbahçe hemen her maç bir gol yemiş. Bu durumda (yukarıdaki oranlama da dikkate alınırsa) şu ana kadar 9 maçta kazandığı 13 puan bile mucize! 9 maçın sadece 3’ünü kazanmış Fenerbahçe... 4 beraberlik, 2 yenilgisi var... Neresinden baksanız ‘dram’dır bunun adı.

Unutun bütün rakamları... Fenerbahçe’nin kazandığı maçlardan sonra bile en çok konuşulan, alkışlanan adamı kim?

Volkan Demirel... Kalecisi yani! ‘Dram’ın ispatıdır bu...

Aykut Kocaman artık kağıdı kalemi eline alıp bir yerlere not etmeli; “Biz nerede yanlış yapıyoruz!”
Çünkü... Alınan onca adam; özünde “Sisteme uymuyor” diye gönderilen Alex de Souza ve “Artık yaşlandı” gibi sığ bir ifadeyle yollanan Emre Belözoğlu kadar iş yapmıyor!

“Devrimler kansız olmaz” elbette... Fakat bir ‘devrim’ peşinde koşuyorsa Aykut Kocaman, bir ‘devrimci’ gibi davranmalıdır o halde. Çünkü; Trabzonspor maçı golsüz devam ederken Recep Niyaz’ı, Antalyaspor maçı geride (1-2) devam ederken Salih Uçan’ı ‘kurtarıcı’ diye oyuna almak; bu çocukları ‘devrim’ yolunda ‘kurban’ etmekle eş değerdir.

Yıllar önce Şifo Mehmet, önceki gece Fenerbahçe’ye attıkları 3. golün birebir kopyasıyla kaybetmişti bir maçı Fenerbahçe’ye karşı.. Ve o gün hakkında yazılan-çizilenler, neredeyse ‘ömür boyu hapis’ yatmalı kararına kadar uzandı. Bugün, takımlar aynı, hocalardan sadece biri farklı...

Fenerbahçe’nin yediği o üçüncü golün adı ‘dram’ bile olmamalı!

Galatasaray’daki değişime bakarsanız, Fenerbahçe’deki dramı daha rahat anlarsınız!

Burak Yılmaz’ı, Umut Bulut’u, Amrabat’ı aldılar hücum bölgesine... 9 maçta 22 gole ulaştılar. Üstelik geçen sezonun neredeyse gol krallığına oynayan adamı Melo’nun henüz siftahı yokken; geçen yılın altın adamı Selçuk İnan ‘bir iyi bir kötü’ oynarken. Galatasaray ileride uçmuş gidiyor. Fakat onlar için de gerideki sıkıntı büyük.

9 maçta 12 gol yemiş Sarı-Kırmızılılar. Ortalaması 1.3 gol... Bunun da en basit anlatımı şu: Galatasaray bir maçı kazanmak istiyorsa en az 2 gol atmak zorunda.

Hakan Balta’nın yerine ya da yanına bir sol bek; Ujfalusi dönerse 1, dönemezse en az onun kadar değerli 2 stoper ve hatta Eboue’nin yerine ya da yanına da en az bir adam almak zorundalar. Fenerbahçe’nin ileride yaşadığı ‘dram’ı, Galatasaray da geride yaşıyor çünkü. Süper Lig’de hücum oyuncuları bu ‘dram’ı ‘zafer’e dönüştürüyor belki ama, bir üst düzey ligde, yani Şampiyonlar Ligi’nde yaşanan hüsran da bunun kanıtı işte. Yoksa her maç gol yemesine rağmen, yine her maçın bitiminde en çok konuşulan, alkışlanan adamlardan biri ‘Muslera’ olur mu?

Geçen yılki kadroları, Türkiye’nin en iyisiydi. Üstüne onca adam aldılar ama aynı kâbusu görmeye devam ediyorlar:

Ya Volkan ile Muslera’ya bir şey olursa!

YORUM YAZ