MENÜ

'Bu kadar tesadüf çok ender olur'

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

“Farkı 10’a çıkaran oyuncuların büyük çoğunluğu kullanılamaz halde. Ersun Yanal’ın bir B planı bulması şart. ‘Nasıl bir kadro kurulur’ diye düşünülecek durum yok. Emenike’yi riske etmek ne kadar doğru bilmiyorum”

“Kasımpaşa maçında anahtar; hem seyirci hem de futbolcuların Sivas maçındaki benzer bir ruh haline girmemeleri. ‘Bizi şampiyon yapmayacaklar’ düşüncesi ortadan kalkmalı. 2003-2004’te Beşiktaş’ın düştüğü hatayı unutmamak gerekir”

- Fenerbahçe, Kasımpaşa karşısında nasıl bir kadroyla çıkmalı?

Fenerbahçe’nin kadro yapılanmasında temel bir eksiklik var. Orta sahada dripling yapabilen, oyunu ileriye sürükleyebilecek oyuncu eksikliği had safhada. Sarı-Lacivertliler bu eksiği Caner ve Gökhan’ın hücuma verdiği destekle kapadı. Egemen’in Alves’le birlikte önde oynadığı ve presi arkadan tamamladığı oyunlarda da kazanmayı bildi ve fark 10’a çıktı. Şimdi bu oyunu yaratan oyuncuların büyük çoğunluğu kullanılamaz halde. Ersun Yanal’ın bir B planı bulması şart. 46 golün 24’ünü atan 3 oyuncu sakat, 8 gol atan Kuyt da formsuz... ‘Nasıl bir kadro kurulur’ diye düşünülecek durum yok. Eldekilerle en iyisi yapılacak. Holmen ve Alper’in, Kuyt-Baroni hücumunu desteklediği bir yapı kurulabilir. Emenike’yi riske etmek ne kadar doğru bilmiyorum. Tıp ekibinin minimum riskli bir karar vermesi şart.

- Sarı-Lacivertliler kazanmak için ne yapmalı?

Kasımpaşa Yönetimi, 2-1’lik Beşiktaş maçının tekrar edileceğinin açıklanmasından sonra kulübe ilgilerini kaybetmiş gözüküyorlar. Bu takımı etkiliyor. Bir başka olumsuz durum ise Şota’nın Kayseri’de yaşadığına benzer; bir B planı olmayışı sıkıntısına düşmesi. Ancak ne olursa olsun Fenerbahçe’nin oyun yapısına ters anlayışları var. Burada da becerikli hücumcuları kağıt üzerinde de olsa deplasmanda netice alabilir. Fenerbahçe’nin Caner, Sow, Webo’yu kullanmadan nasıl hücum edeceğini bilmek mümkün değil. Ersun Yanal’ın önde pres sisteminden vazgeçeceğini zannetmiyorum. Burada anahtar; hem seyirci hem de futbolcuların Sivas maçındaki benzer bir ruh haline girmemeleri. ‘Ne yaparsak yapalım bizi şampiyon yapmayacaklar’ düşüncesi ortadan kalkmalı. 2003-2004 sezonunda Beşiktaş’ın içine düştüğü ruh hali Fenerbahçe’yi yapabilecekleri dahi yapamaz hale getirir. Dolayısıyla en önemli nokta işin psikolojisi...

- Son dönemdeki sakatlıklar Ersun Yanal’ın eleştirilmesine sebep oluyor. Hocanın da belirttiği gibi ‘tesadüf’ olarak değerlendirilebilir mi?

3 santrfor birden darbeye bağlı olmayan kas sakatlıklarından oyun dışı kalıyorsa insanlar ‘bu neden oluyor?’ diye sorar. Bununla da kalmaz bazı teoriler üretirler. Ersun Yanal bunun fazla yüklemeden olduğunu düşünmüyorsa neden olabileceğine dair bir fikri olmalı. Bu 3 oyuncunun birden sakatlanması tesadüf olabilir. Ama bu kadar da tesadüf çok ender olur. Meireles, Emre gibi oyuncuların sakatlığını anlayabilirim. Çünkü alışık olmadıkları bir oyun oynuyorlar. Sow’u da bu kategoride değerlendirebiliriz ancak Webo’nun standart bildiği oyunu oynaması, Emenike’nin de olağanüstü kas gücüne rağmen bu sakatlığa yakalanması doğal olarak herkesin aklına soru işaretleri getiriyor. Ersun Yanal’ın bu konudaki fikir yürütmelere itirazını anlayabildiğimi söyleyemem. Fenerbahçe 10 puan farkı yaratan hücum hattının tümününü kaybetti, savunmasının da yarısını. Orta sahanın da hemen hemen yarısı sakat. İnsanlar böyle durumda soru sorarlar.

- Taraftarların tutumu nasıl olmalı?

Büyük takım seyircisi, rakibi ve hakemi baskı altına alır. Hatta federasyonu da baskı altına alır. Bunun örneklerini her sene bir başka büyükte gördük. Ancak burada bir hususa dikkat edilmeli. Bu baskının bir eşiği var. Eşik geçildiği anda bir kırılma ortaya çıkıyor. Fenerbahçe Futbol Takımı, geçen hafta bu eşiği geçti. Caner ve Egemen’in cezalı duruma gelişleri bunun sonucu. Bu hafta Fenerbahçe seyircisi benzer bir sınav verecek. Baskıyla rakibi, hakemi ve federasyonu etkileyecekler. Yoksa eşiği geçip, bir kırılma ve sonrasında isyan ve yılgınlık mı olacak. Geçen hafta Gökhan Gönül’ün dudaklarından dökülen, “10 puan da 20 puan da olsa” isyanına kapılmamalı. Bu kırılma eşiğini geçmemeye dikkat etmeli. Eğer bu denge sağlanırsa sorun yok. Ancak sağlanamazsa çok büyük bir avantajı kaybetmiş olurlar. 2003-2004 sezonunda İnönü Stadı’nın düştüğü hatayı unutmamak gerekir.

YORUM YAZ