MENÜ

Sorumlusu Obradovic

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Büyük umutlarla geldi, kariyerine bakılıp takımı ‘hemen’ şampiyon yapacağı düşünüldü. Ama evdeki hesap, çarşıya uymadı. Obradoviç bir efsane ama sonuçta bir insan. Yakın geçmişte yapmadığı kadar hatayı Fenerbahçe Ülker’de yaptı.

Fenerbahçe Ülker, Obradoviç’le beraber Euroleague şampiyonluğu parolası ile yola çıktığında, hele ki ‘gazozuna’ oynanan normal sezon maçlarında birkaç seri galibiyet alındığında herkes fazlasıyla havaya girmişti. Taraftar, basketbol camiası, hatta oyuncuların ayağının yerden kesilmesi normal karşılanabilir ama bu hataya Obradoviç’in düşmemesi gerekirdi. O anlamsız galibiyetler, belki onun da gözünü boyadı, sezonun ilk maçından beri yazdığım, belirttiğim ‘defo’ları o görmemekte ısrar etti. Barcelona ve CSKA galibiyetlerinden sonra, “Umarım bu rakipleri şubat ve mart ayında da yeneriz” diyerek dikkat çekmeye çalışmıştım ama Avrupa’nın en pahalı coach ve oyuncularının bulunduğu takımın yaşadığı bu hüsranın nedenlerine gelelim.

1- Oyun kurucu alınmadı

‘Oyun kurucun kadar’ konuşursun lafı boşuna denmemiş. Fenerbahçe Ülker, elindeki milyonlarca dolarlık yıldızları dümencisi olmayan bir kayığa bindirdi. O kayık başı boş bir şekilde dereyi geçti belki ama okyanusa gelemeden, iç denizlerde battı. McCalebb’in ‘0’ asistle bitirdiği maçın sayısı bir elin parmaklarından fazla. Eğer oyun kurucun asist yapmadan maçı bitiriyorsa, hedefe ulaşman imkansızlaşır. Oyun kurucun, oyunu kuramadığı için Obradoviç tamamen, ‘birebir’e dayanan bir sistem geliştirmeye çalıştı. Ama bu seviyelerde bire beş hücum edip başarıya ulaşan bir takım ben hiç görmedim. Hadi sezon başında bulamadınız, Top 16 başlarken saha görüşü olan, takımı oynatabilen, kritik anları, el yakan dakikalarda sakin kalabilen bir organizatör alınması gerekirken, Top 16’nın yarısında bu özelliklerin hiçbiri olmayan, üstüne üstlük Avrupa tecrübesi hiç bulunmayan Jackson transferini anlamak
imkansız.

2- Pota altı zayıf kaldı

‘Hücum maç, savunma şampiyonluk kazandırır’ lafı da boşuna denmemiş. Fenerbahçe’nin özellikle çember altı savunması çöktü. İlkan ve Oğuz’un sakatlanması sonucu Obradoviç’in göndermekten vazgeçtiği Vidmar’ı saymazsak, yola Zoriç, Bjelica ve Kleiza gibi yumuşak oyuncularla çıkmak büyük hataydı. Nitekim bonservisine 1 milyon Euro verilen Zoriç, 200-300 bin dolarlık, biraz hoplayıp zıplayan Amerikalılar karşısında ezildikçe ezildi. Savaşmaya gücü yetmedi. Obradoviç’in Vidmar’ın sakatlığı sonrası ise güçlükuvvetli bir Amerikalı yerine, Zoriç’ten farkı olmayan, sertlikten fazlasıyla uzak Sekuliç’i alması ise tam bir ‘fiyasko’ydu.

3- Şampiyon oyuncu yok

Sezon başında kadro kurarken özen göstermeyince sonra ne yaparsanız yapın kar etmiyor. Şampiyonluğa, şampiyonluğun nasıl kazanıldığını bilen oyuncularla gidilir. Obradoviç bu işin nasıl yapıldığını çok iyi biliyor ama sonuçta sahada o oynamıyor. Fenerbahçe’de bırakın şampiyonluğu, Final-Four oynamış sadece 2 oyuncu vardı.

4- Savunma sertliği olmadı

Fenerbahçe, sezonun ilk maçında Budivelnik’i 102-84 yendiğinde herkes atılan rekor sayıdan bahsediyor, havalarda uçuyordu. Ama Euroleague’de atarak değil, tutarak başarıya gidiliyor. 3. çeyrek bittiğinde Fenerbahçe potasında tam 77 sayı görmüştü. Hiç keyif almadığım o maç sonrası, “Bjelica, Zoriç, Emir, Kleiza ve Bogdanoviç gibi savunmayı pek sevmeyen ve yeterli sertlik seviyesine çıkamayan oyuncularla nasıl sert, agresif müdaafa yapılacak bilemiyorum” diye yazmışım. Nitekim yapılamadı da. Fenerbahçe, deplasmanlarda ortalama 90’a yakın sayı yedi. Eee herkes Budivelnik değil ki 100 atıp kazanasın. Yaşanan bu hüsran benim için sürpriz olmadı.

5 Parayla saadet olmuyor


Kleiza 3.3 milyon Euro ile Avrupa’nın en çok kazanan basketbolcusu. O parayı Fenerbahçe futbol takımında bile kazanan yok. Ama Kleiza 3.3 milyon Euro değil, 300 bin dolarlık bir oyuncu kadar bile katkı vermedi. Fenerbahçe’nin bütçesinin 30 milyon Euro civarı olduğu tahmin ediliyor. Ama önemli olan bütçe ayırmak değil, o parayı nasıl harcayacağını bilmek. Maalesef Obradoviç gerek sezon başında takımı kurarken, gerekse ara dönemde yaptığı seçimlerle fazlasıyla hayal kırıklığı yarattı. Bu başarısızlığın en büyük sorumlusu da, sürekli oyuncularını suçlayan Obradoviç oldu.

6- Sorun bizdemi?


Obradoviç, Avrupa’nın en iyisi. Kariyerini defalarca yazdık. Ondan önce de Türkiye’ye Avrupa’da saygınlığı bulunan birçok coach geldi. Hepsinin arkasından ‘teneke’ bağlayıp gönderdik. Bize gelince mi hata yapıyorlar, parayı bulup rehavete mi kapılıyorlar yoksa bizim kulüp yapılarında ya da basketbol sistemimizde, düşünce yapımızda mı sorunlar var? Bu konuyu tartışmak için masaya yatırmalıyız.

Gökhan German

YORUM YAZ