MENÜ

Yılmaz Özdil yazıyor...

Usta kalem Yılmaz Özdil'in kendine has tarzıyla bu haftanın spor gündemine bakışı...

Yılmaz Özdil yazıyor...

30 sene önce, 30 sene sonra

“Trabzon travmadır” başlıklı bir yazı yazmıştım sezon başında. Özetle şunu anlatmıştım:

* * *

“Trabzon’un şampiyonluğa oynadığı sezonlara dikkat edin. İstanbul büyükleri dökülüyor, küme düşme tehlikesi bile yaşıyor, Anadolu kulüpleri ise cesaretleniyor, zirveye yürüyor.”

* * *

Bu istatistiki gerçekten yola çıkarak, bir de tahminde bulunmuştum: “Bu sezon 1980-1981 sezonuna benziyor, ligin ilk iki sırasını iki Anadolu takımı, Trabzon ve Bursa bitirebilir. Hatta, 80-81’de kupayı Ankaragücü almıştı, benzer şekilde, sürpriz bi takım kupayı alabilir.”

* * *

Sonrası maalesef malum.

* * *

Fener’in şampiyonluğu şaibeli.
Beşiktaş, Kupa’yı iade etti.

* * *

E madem makarayı geri sararak, bir neticeye varmaya çalışıyoruz, biraz daha saralım bari.

* * *

Gene 80-81 sezonu.
Gene Trabzon şampiyon.
Gene neler olmuştu?

* * *

Trabzon’un şampiyonluğa yürümesiyle beraber, İstanbul büyükleri tel tel dökülmüş, Anadolu kulüpleri cesaretlenmiş, Adanaspor ligi ikinci sırada bitirmiş, kupayı da Ankaragücü almıştı.

* * *

Fenerbahçe küme düşme hattına inmiş, ancak, son maçlarını kaybetse bile, averajla kümede kalması kesinleşmişti. İşte o anda, gene bu sezon gibi bir hadise yaşanmıştı. Fenerbahçe, Rizespor’a yenildi, hafızam beni yanıltmıyorsa, 3-1 yenildi. Küme düşme hattındaki Rize’nin Fenerbahçe’yi hem de İstanbul’da devirmesi, imkânsıza yakın bir skordu.

* * *

Ortalık ayağa kalktı. Küme düşme hattındaki takımlar isyan etti. Gözler, Fenerbahçe’ye ve futbolumuzun efsanesi Cemil Turan’a dönmüştü. Cemil’in şike yaptığı, maçı Rize’ye verdiği iddia ediliyordu. Basın üzerine gitti. İtiraflar oldu. Ama, soruşturma açılmadı.

* * *

Sonra ne oldu?

* * *

Cemil’in futbol hayatı bitti. Yaşı müsait, formu müsaitti ama, sürpriz şekilde futbolu bıraktı. Veya, bıraktırıldı. Üstelik, Fenerbahçe efsanesine, Fenerbahçe’de jübile yaptırılmadı.

* * *

Yıllar geçti, Aziz Yıldırım başkan oldu, Cemil’e jübile yaptırıldı, kulüpte görev verildi.

* * *

1981.
2011.

* * *

Gene şike konuşuyor Türkiye.
Gene Fenerbahçe’nin adı karıştı.
Gene Cemil Turan başrolde.

* * *

Sezon başında “Trabzon travmadır” deyip, “1980-1981’e benziyor” derken, bu kadar benzerlik olabileceği benim bile aklıma gelmemişti doğrusu!

Şike imamı!

İbrahim Akın, ‘cinci hoca’ lakaplı imama telefon etmiş, “Şike parasını alayım mı?” diye sormuş, imam da “Caizdir, al” demiş.

* * *

Öbür yazıda nostalji yaptık ya.
Gene eskiler geldi aklıma.

* * *

Futbol tarihimizde ‘şike’ denince tartışmasız ilk akla gelen isim, kaleci Varol. Şike ve gece hayatı yüzünden manşetlerden düşmeyen Varol, ne yapsam da imajımı düzeltsem diye düşünmüş ve o da İbrahim Akın gibi ‘dine sarılmaya’ karar vermiş... “Camiye gideyim, namaz kılarken gazetecilere poz vereyim, ahali tövbe ettiğimi düşünsün” demiş.

* * *

Hesapta ‘dini bütün adam’ ayaklarına yatacak, ‘dindar adam şike yapmaz’ imajı verecek.

* * *

Gerisini kendisi anlatıyor.

* * *

“Girdim camiye, namaz kılmayı bilmiyorum, etrafa baktım, sakallı bi adamı gözüme kestirdim, bu kesin biliyordur dedim, o ne yaparsa aynısını yapmaya başladım. O yatıyor, ben yatıyorum, o kalkıyor, ben kalkıyorum. Kıl kıl bitmiyor. Arkama baktım, camide kimse kalmamış, biz kılmaya devam ediyoruz. En sonunda dayanamadım, seslendim sakallıya, kardeşim bu namaz ne zaman bitecek diye sordum. Abi dedi, ben de sana bakıyordum!”

* * *

Güler misin?
Ağlar mısın?

* * *

İster misin, Varol’un yıllar önce kopya çektiği sakallı, İbrahim’in fetva danıştığı imam olsun?

Afrika dilinde 'teşvik primi' nasıl deniyor?

Şike listesi uzun.
Yöneticiler var.
Teknik direktörler var.
Menajerler var.
Futbolcular var.

* * *

Bi yabancılar yok.

* * *

Halbuki, özellikle Yugolar döneminde, şike denince ‘yabancısız’ olmazdı. Bu sefer yok.

* * *

Ligin yarısından fazlası yabancı topçulardan oluşurken, Emenike haricinde hiçbir yabancının adının karışmaması normal mi?

* * *

Kimsenin günahını almak istemem ama, sanırım polisin ‘takip tekniği’nden kaynaklanan bir sorun bu. Çünkü, bütün şike dosyası ‘telefon dinlemeleri’ne dayanıyor. Takmışlar telekulağı, herkesi dinlemişler, şakır şakır kaydetmişler.

* * *

Yabancıyı nasıl dinleyeceksin?
Tercümanla mı?

* * *

Tercümanla dinlesen.
Bizim lig Birleşmiş Milletler gibi birader, Afrika dillerine bile hakim olman lazım!

* * *

Şike mesela.
Fransızca kökenli kelime.
Federasyon, kulüp, santra, masör, krampon, tribün, defans, lig, teknik, taktik, atak, kart, teknik direktör, hep Fransızca’dan geçmiş Türkçe’ye.

* * *

Futbol, İngilizce.
Korner, faul, penaltı, gol, forvet, frikik, maç, pas, skor, İngilizce’den alıntı.

* * *

Libero, İtalyanca’dan.
Hakem, Arapça’dan.

* * *

Bunları babam da söyler. Çünkü, yabancı kökenli ama, Türkçeleşmiş.

* * *

Peki, Afrika dilince ‘teşvik primi’ nasıl deniyor? Var mı bilen?

* * *

Gerçekten merak ediyorum.
Türk Futbolu’nda şike varsa.
Sadece yerlilerde mi var?
Yabancıları kim, nasıl takip etti?
Nerede yabancıların telefon kayıtları?

4

Haberin Devamı
YORUM YAZ