MENÜ

'Bunun adı skandal'

FANATiK’in 4 usta kalemine, Çeşme’de federasyon yedek üyesinin mekanını basan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in bu hareketini ve yansımalarını sorduk.

'Bunun adı skandal'

FANATİK’in 4 usta kalemine, Çeşme’de federasyon yedek üyesinin mekanını basan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in bu hareketini ve yansımalarını sorduk.

Mehmet Demirkol - Fatih Terim üstüne alınmıyor

Öncelikli olarak her zamanki gibi kriz yönetiminde son derece başarısız olan Türkiye Futbol Federasyonu ve teknik heyetinin durumunu ele almak gerekiyor. İnsanoğlu hata yapar, çok ciddi büyük hatalar da yapar. İnsan ömrü hatalardan arınıp, mükemmele ulaşacak kadar uzun değil. 60 yaşında da 80 yaşında da ölümcül hatalar yapabilirsiniz. Burada önemli olan hatanın farkına varıp, hasarı giderecek tavrı almaktır. Şeffaf olmak, açık olmak, icap ediyorsa özür dilemek ve durumu düzeltmek için çaba sarfetmek. İnsan 60 yaşında hata yapar ama 10 yaşında hata yapsa dahi onu düzeltmeyi bilir. Buradaki ilk sorun bu tavrı sergileyememek. Orada ne olup, ne bittiğini sadece tek taraftan duyduk. Diğer taraf hiç üzerine alınmıyor. Halbuki tüm Türkiye’yi ilgilendiren taraf o. Türkiye Futbol Direktörlüğü ünvanı, tarihte eşi benzeri görülmemiş, yetkileri Fatih Terim’e veriyor. Türkiye Futbol Direktörü diye bir ünvan varsa o kişi sokakta top oynayan iki tane 8 yaşındaki çocuktan bile sorumludur. Ama maalesef Fatih Terim, kendisinden bile sorumlu olmak istemiyor.

Allah müstehakımızı veriyor

Bütün bunların kaynağı güç, otorite, iktidar, ve yönetsel bilgi dörtgenindeki uyumsuzluktan ortaya çıkıyor. Her şeyi çok iyi bilen, en iyi bilen Türkiye Futbol Direktörü olabilir. Türkiye Futbol Direktörü, iktidara sahip olur, iktidara sahip olan da çok güçlü olur. Fakat bizdeki sistem farklı işliyor. İktidara sahip oluyorsunuz, çok güçlü oluyorsunuz ve bir şey bilmeniz gerekmiyor. Bu yaşananlar bir sebep değil, bir sonuç. Ülkeye çok uzun yıllardır hakim olan futbol oligarkı, hiçbir şeyden sorumlu olmadan, hiç hesap vermeden paraya, güce ve her şeye sahip oluyor. Bilgi değersizleşiyor, görgü çöp oluyor. Bu yaşadıklarımız 16 yaşındaki çocuğun kamptaki tavırlarına da yansıyor. İsviçreli futbolcuların dövülmesine kadar gidiyor. Kimse özür dilemiyor, kimse kendisi ile hesaplaşmıyor, herkes başkasına hesap soruyor. Burada suçlu Fatih Terim değil, bu hâl ve tavırın ülkede kutsanması. Yani Allah müstehakımızı veriyor.

Alaçatı'da Fatih Terim ve damadı Volkan Bahçekapılı mekan bastı!

Cem Dizdar - Kimleri kime emanet ediyoruz!

Yaşamın birçok alanında olduğu gibi futbolda da formsuzuz. Eleştiriyi hakaret, kendini gözden geçirmeyi eksiklik saydığımız için form tutamadığımız gibi böyle davrandığımız için formda olmadığımızı bile fark edemiyoruz. Ömrü kısa başarıları mutlaklaştırdığımızdan ne öğrenebiliyor, ne gelişebiliyor haliyle ne de dönüşebiliyoruz. Alın işte! Ülke futbolunun en tepesindeki isim olan Fatih Terim’in son vukuatı da kültürel formsuzluğumuzu göstermiyorsa başka hangi durum gösterebilir?.. Türkiye Futbol Direktörü mekan basıyor ve bu yazıyı yazdığım güne kadar -ki üç gün geçti- ortalıktan kayboluyor.

Toplumsal bir olay

Daha vahimi Terim’in ünvanından dolayı ‘münferit’ olmaktan çıkıp ‘toplumsal olay’ niteliği kazanan eylem için Futbol Federasyonu’ndan da çıt çıkmıyor. Bu iki kurum -federasyon ve direktörlük- ülkedeki en etkin toplumsal faaliyet alanlarından en popülerini yönetecek, geliştirecek öyle mi?... Birine/birilerine ‘posta koymayı’ karakter gösterisi zannedenler futbolcu yetiştirecek, yetişmişi geliştirecek, gelişmiş olan ile yarışmacı olacak öyle mi? Bu tutum ‘kabadayı’, ‘kendini beğenmiş’, ‘kibirli’ dahası ‘küstah’ futbolcu kültürünün humuslu toprağıdır. Bacak kadar çocuklar da topa marifetli olanlar da işte bu ‘mekan basmayı marifet sanan’ cakaya emanet. Milli takım kadrosuna almayacağını açıkladığı futbolcuları kadroya almak zorunda kaldığı gün, “İçime sinmiyor ama...” diyen Terim’in yaptığı ne içimize ne de dışımıza sinmeli. Bir zamanlar ‘kazanmış’ olmak bu kadarını yapmaya cüret ettiriyorsa ‘yarın kazanmak’ neler yaptırmaz varın siz düşünün...

Selahattin Aydoğdu'dan olay sözler! "Delikanlı adam kaçmaz"

Erman Özgür - Ahlâklısı yetişmez

Nasıl oldu, kim dövdü, kim şikayetçi falan gibi ayrıntılar hiç ilgilendirmiyor beni. Asıl ilgilendiğim şey ülkenin hemen hemen her zaman bir numaralı gündemi olan futbolun başındaki insanın neden böyle bir davranış sergilemesi. Haklı olsun ya da olmasın mekan basan, yumruk yumruğa kavgaya giren ve bunu yapmak için önceden telefonlarda restleşip kilometrelerce yol gelen futbolun başındaki Fatih Terim’i anlamakta zorlanıyorum.

Alışıyoruz artık!

Oyuncularımızın gazeteciler üzerinden futbolu yönetenlere küfür etmeleri, kendi aralarında birbirlerine silah çekmeleri, gol atınca tribündeki insanlara el kol yapmaları falan gibi işlere bizi alıştırdılar aslında. Ama iş artık tecrübesi ile bu oyunculara doğru yolu göstermesi gereken, hatalarını düzeltecek, hatta yeni yetişen yetenekli gençlere örnek olmasını beklediğimiz kişilere gelince buna tepkisiz kalmak mümkün değil. Zaman zaman oyuncuların özel hayatlarında örnek olma zorunluluğu yüzünden bunaldığına bizzat şahit oldum. Ancak futbolcular yaşları ilerledikçe bu sıkıntıları az çok atlatıyorlar.

Hoca iyi örnek değil

Fakat Fatih hoca bu konuda maalesef ne kendi yetiştirdiği ülkemizin elit futbolcularına, ne altyapıdan gelen oyunculara, ne de bu oyuncuları yetiştircek olan antrenörlere iyi bir örnek olmayı başaramadı. Milli takım performansı ya da oyuncu seçimleri eleştirisi yapmak başka, oyuncunun ahlaklısını yetiştirebilmek adına örnek ve doğru davranşları sergileyemediği için bir insanı eleştirmek başka. Ve ne yazık ki bugün işin ahlaki kısmından bir kez daha sınıfta kaldık. Üstelik bu kez öğrenciler ya da öğretmenler değil bizzat okulun müdürü suçlu. Yani zeki, çevik kısmını bilmem ama ahlaklısı bu örneklerle yetişmez.

Selahaddin Aydoğdu: Terim dayağı yedi, kaçtı!

Serkan Akcan - Güç zehirlenmesi

Fatih Terim, Arda ve daha niceleri. Bu ülke, bu halk siz ne istediniz de vermedi? İlgiyse ilgi, övgüyse övgü, destekse destek, şöhretse şöhret, koltuksa koltuk, paraysa para. Bunu nasıl başarıyorsunuz bilmiyorum ama her olayda hep hakkı yenen, hep mağdur olan yine sizlersiniz. Arda’nın gazeteci dövme olayının dumanı tüterken şimdi de Fatih hocanın damatlarıyla Alaçatı’da mekan basma hadisesi.

Adalet herkese lazım

Adalet sosyal yaşamın olmazsa olmazıdır. Anayasal düzende kanunlar bireye kendi adaletini sağlama hakkı tanımaz, çünkü buna gerek kalmaz. Gerek varsa ortada adalet yoktur zaten. Sonra haklı güçlü olmaz, güçlü haklı oluverir. Güç zehirlenmesi böyle zeminlerde hayat bulur işte. Fatih hocanın mekan basıp kendi adaletini sağlama cesaretini böyle okumak gerek. Eğer damat beyin yanındaki restoran sahibiyle sorunu varsa, verirsin savcılığa dilekçeni gerisini adalet çözer.

Utandırmayın artık

Fatih Terim, sadece kendisi için üretilen bir makama sahip, bu ülkenin futbol direktörü. Biz 4 yıldır hasretle futbolumuzu düze çıkaracak projeleri beklerken hocanın Bodrum’dan Alaçatı’ya uçarak gelmesi, mekan basması, toplumu geçtim kendi futbolcularına nasıl örnek olacak bunu iyi düşünmek lazım. Zamanında Emre’nin basın tribününe el-kol hareketi, İsviçrelileri sahada dövme girişimi, Milli Takım kampında futbolcuların silah çekme hadisesi, Arda’nın gazeteciye saldırması. Bu olayların tamamının Fatih Terim’in Milli Takım hocalığı döneminde gerçekleşmesi tesadüfün ötesinde olsa gerek.

Terim, Emre, Arda ve daha niceleri gelip geçecek futbol dünyamızdan. Sahada her türlü başarıyı tatsalar da hiçbirisi Metin Oktay, Can Bartu ya da Baba Hakkı gibi iz bırakamayacaklar gönül dünyamızda. Lütfen sizi Everest’in tepesine çıkaracak kadar değer veren bu ülkeyi daha fazla utandırmayın.


Haberin Devamı
YORUM YAZ