MENÜ

Türkiye'nin şampiyon satranççıları Sports&Business Zirvesi'ndeydi

Fanatik Gazetesi ve Bizz Consulting'in düzenlediği Sports&Business Zirvesi'nde sadece futbol ve basketbolda değil, diğer branşlarda da önemli konuklar söz aldı. Satrancın Türk sporundaki yeri ve aldığı destek, Dünya ve Avrupa Şampiyonu sporcularla birlikte ele alındı.

Türkiye'nin şampiyon satranççıları Sports&Business Zirvesi'ndeydi

Fanatik Gazetesi ve Bizz Consulting'in düzenlediği Sports&Business Zirvesi'nde "Birlikte başarmak, satrançta büyük hamle" paneli yapıldı.

Panelde, satranç sporuna büyük destek veren İş Bankası'nın Kurumsal İletişim Müdürü Suat Sözen, milli sporcular; ülkemizi Dünya Kupası'nda temsil eden tek sporcumuz "Büyük Usta" unvanlı Barış Esen, iki kez Avrupa Şampiyonu Kübra Öztürk ve 11 yaşındaki genç sporcu Işık Can, satrancın Türkiye'deki yeri hakkında konuşma yaptılar.

Sözlerine medyaya sitem ederek başlayan Suat Sözen, Satranç Federasyonu'na 2005'ten itibaren sponsor olduklarını ve bu süreden sonra büyük değişimler yaşandığını kaydetti ve şunları söyledi:

"Biz sponsor olduk, başarılar geldi"

Hayatın sadece futboldan ibaret olmadığını, futbol dışında fena da iş yapılmadığını anlatmak istiyorum. Biz 2005 yılında Satranç Federasyonu ana sponsorluğunu üstlendik. Sayın Muharrem Usta'nın futbol marka değerinden bahsettiğini duydum. Biz 2002 yılında Türkiye Futbol Federasyonu ana sponsoruyduk ve ana sponsor olduğumuz dönemde Türkiye Dünya Şampiyonası'nda Dünya üçüncüsü olmuştu. Biz o Milli Takım'ı bırakıp, Satranç Federasyonu sponsorluğunu üstlendik. Biz Satranç Federasyonu'nun sponsorluğunu üstlendiğimiz dönemde 10 bin civarı lisanslı sporcusu olan, iki bin civarında da antrenörü olan, o güne kadar da herhangi bir uluslararası başarı elde edememiş , bir "büyük usta" yetiştirememiş, Türkiye'de hali hazırda devam eden amatör branşlardaki mevcut federasyonlar gibi bir federasyonudu.

"Birçok federasyona fark attık"

Bugün iftiharla söyleyebiliriz ki, lisanslı sporcu sayısı açısından Futbol Federasyonu'nu geçti. 700 binin üzerinde lisanslı spocusu olan ve Türkiye'nin en büyük federasyonu haline geldi Satranç Federasyonu... Dolayısıyla 11 yıllık dönem içerisinde çok büyük bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Bugün burada hep futbol tartışıldı ama Türkiye'deki en çok rağbet gören sporlardan birisi oldu satranç...Burada aslında bunları sizlere bakarak da söylüyorum. Bunu biz herhangi bir medya desteği almadan başardık. Kendi kendine, inançla, velilerin desteğiyle, çocukların sevgisiyle bunu başarmış durumdayız. Olayın sadece sayısal büyüklük olmadığını da söylemek gerekiyor. En baştan başlayayım (soldan) Işık Can, dünya şampiyonudur. Baklmayın siz onun yaşına... En son katıldığı turnuvada iddia etti, "Bu turnuvada Rus var, Benim rakibim olan. Ben onu yeneceğim dedi ve onu yenerek Dünya Şampiyonu oldu. Kübra, iki kez Avrupa şampiyonu oldu, aynı zamanda büyük usta'dır kendisi...

"Satranç Olimpik spor değil. Ev, araba, altın yok"

Barış Esen en son katıldığımız Olimpiyatlar'da -ki Rio Olimpiyatlar'ından hemen sonraydı- Türkiye takımındaydı ve takım dördüncü oldu. Barış o takımın içindeydi. Aynı zamanda "Büyük Usta"dır.Ayrıca Satranç Olimpik spor değil. Dolayısıyla öyle büyük ödüller, altınlar, evler, arabalar verilmiyor. Hatta hiç ödül de verilmez. Türkiye son 10 yılda 344 tane madalya aldı, 14'ü Dünya Şampiyonluğu, 47 tanesi de Avrupa Şampiyonluğu'dur.

Bu dönüşüm sadece sporcu sayısıyla olmadı. Sportif başarıyla gerçekleştirildi. Bugün okullarda oynanan, aktif olarak gerçekleştirilen bir spor haline dönüştü satranç...

"Siz hiç görmeseniz de biz buradayız"

Ülkemizde yaklaşık 42 bin tane ilk 4 ve ikinci 4 olmak üzere İlköğretim Okulu var. Bunların yaklaşık 16 bin 840 tanesinde İş Bankası tarafından açılmış Satranç sınıfı var. Yani çocukların seçmeli ders olarak gidip oynayabilmelerini sağlamak üzere sınıflar var. Bu okullarda bu çocuklara ders vermek üzere yaklaşık 60 bin öğretmen eğitimden geçirilmiş vaziyette... Binin üzerinde satranç kulübü de açılmış durumda ki bu da kendi ekonomisini yaratmış durumda. Bu kulüpler aynı zamanda çocukların ve bu ieş ilgi duyanların kendi kendisini geliştirmesini sağlıyor. Türkiye'de futbol dışında çok başka işler de yapılıyor. Çok başarılı insanlar var. Siz hiç görmeseniz de, hiç desteklemeseniz de onlar büyük işler yapıyorlar. Ve onlar buradalar...

Türkiye'de birçok şampiyonluk kazanmış sporculardan Barış Esen de, İş Bankası'nın sponsorluğundan önce her şeyin çok farklı olduğunu belirtip şunları söyledi:

"Babamın arkadaşlarını izleyerek başladım"

Ben satranca babam sayesinde başladım. Öğretmendi. Ben onu, o dersteyken beklerdim. O sırada öğretmenler kendi aralarında oynardı. Ben de onları izleyerek öğrendim.

"Eskiden başarı denen derecelere şimdi bakılmıyor bile..."

Ben biraz genç arkadaşlara göre, Türk satrancının geçmişini daha fazla gördüm. Türkiye, satrançta gerçekten başarılı değildi. Satranç Türkiye'de entellektüel insanların akşam yatmadan önce kendi aralarında oynadığı bir oyundu. Sportif bir branş bile değildi. Ben 16 yaşımda Türkiye yaş grupları şampiyonu oldum. Türkiye'de iyiydik ama Avrupa'da 9 üzerinden 5 aldığınızda "dahi" olarak nitelendiriliyordunuz. A Milli Takım'a da yükseldim. Çok ciddi başarısızlıklar da elde ettik. Tabii şu an Türk satrancının durumu çok farklı... Şimdi genç arkadaşlar 9'da 8 yapıyorlar. Eski devirleri bilmiyorlar. Bunun en büyük sebebi de İş Bankası'nın yaptığı yatırımdır.

"Sürekli kendini geliştirmen lazım"

Bence satranç bir bilim. Keşfedilmemiş hamleler bulmak lazım. Ne kadar yeni hamle keşfederseniz o kadar başarılı oluyorsunuz. Dünyanın önde gelen elit turnuvalarına katılıp tecrübe kazandık. Daha çok Milli Takım kampları düzenlenmeye başladı. Bu genç arkadaşlarımız bizim o yaşlarda kazanamadığımız tecrübeleri çok küçük yaşta kazandılar. Ben onları gördükçe mutlu oluyorum. Biz A Milli takım olarak çok geç destek görmemize rağmen Dünya Şampiyonası'nda 6. olduk.

Hocaların önemi...

İki kez Avrupa şampiyonu olmuş sporcularımzıdan Kübra Öztürk de, hobi olarak başladığı spordaki gelişimini anlattı ve hocalarının kendisine verdiği destek sayesinde buralara geldiğini söyledi.

Kübra Öztürk'ün sözleri şöyle:

"Ailemde bilen yoktu"

Ben satranca 8 yaşında hobi olarak başlamıştım. 17-18 yıldır satranç oynuyorum. Ailemde satrancı bilen yoktu. Birkaç ay sonra dereceler gelmeye başladıktan sonra, beni sürekli turnuvalara göndermeye başladılar. Beni sponsorlarım direkt Dünya Şampiyonası'na gönderdiler. İş Bankası 2005 yılında satranç sporuna sponsor oldu. Benim ilk Avrupa şampiyonluğum 2006 yılında geldi. Bu da Türkiye'ye gelen ilk Avrupa Şampiyonluğu'dur. 2007 yılında bu şampiyonluğu tekrarladım. İkinci defa şampiyon oldum. 2008 yılında Dünya Şampiyonluğu'nu paylaştım. Aynı yıl Türkiye'de Dünya Gençler ikinciliğim var.

"Hocalarım motivasyonumu artırdı"

Benim için ayrıca güzel bir yeri var çünkü Gaziantep'te yapılmıştı. Hatta hala Gaziantep'te görevliyim. Derecelerim bu şekilde geliyor. umarım devamı gelir. Asla böyle olacağını da düşünmemiştim. Hocalarım bana bunu hep söylediler. 8 yaşındayken güvendiklerini söylediler. Bu da motivasyonumu çok artırmıştı.

11 yaşındaki Işık Can da, ağabeyinin öğrettiği satrançta derecelerin gelemsiyle turnuvalara katıldığını ve büyük hedefler amaçladığını söyletek şunları söyledi:

"18 yaşımdan önce ilk 10..."

11 yaşındayım. Satrancı 7 yaşımdayken ağabeyim öğretti. Ben satrancı sevmeye başlayınca okuldaki kursa katıldım. Sonra öğretmenim beni turnuvalara yönlendirdi. İlk turnuvamda İstanbul üçüncüsü olunca turnuvalara gitmeye devam ettim. Ben satrancı en az 40 yaşıma kadar oynamayı planlıyorum. 18 yaşımdan önce de dünyada ilk 10'a girmeyi hedefliyorum.

Son olarak yeniden söz alan Suat Sözen İş Bankası'nın bu sponsorluğunda hiçbir reklam amacı gütmediğini ve bunu tamamen bir sosyal sorumluluk projesi olarak gödüğünü belirtti ve "Bu İş Bankası için iletişimsel bir sponsorluk değil. Sosyal sorumluluk projesi...

Futbolun altyapısı nasıl konuşuluyorsa, satrancın da alt yapısı çok önemli. Bu çocukların önünde büyük engeller var. Bunların kaldırılması gerekiyor. Birincisi bu çocukların sportif anlamda yarışmalarda başarı kazanmalarından itibaren TEOG ve üniversite sınavları problemlerinin orttadan kaldırılması gerekiyor. Tam başarı yakalayacakken sadece TEOG nedeniyle 6 ay ya da 1 yıl bu spora ara vermek zorunda kalıyorlar.

Rakiplerinden böyle bir durum yok. Üniversite sınavında bunu ikinci kez yapınca kaybedilen zamanı geri almak gerçekten çok zor oluyor. Bu engellerin kalkması olmazsa olmaz bir gerekliliktir " dedi.

Haberin Devamı
YORUM YAZ