MENÜ

Tokyo'ya pupa yelken!

Sportif Değerlendirme Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede en başarılı 6 federasyon arasına giren Yelken Federasyonu’nun Başkanı ve 5 Kasım’da yapılacak seçimdeki iki adaydan biri olan Mehmet Serhat Belli, FANATİK’i ziyaret etti. Başta ‘Rüzgarın Çocukları’ olmak üzere bir çok projeyi anlatan Belli, “En büyük hedef Tokyo 2020, başarılı olamazsak bırakırım!” dedi.

Tokyo'ya pupa yelken!

Süper Lig muhabirimiz Mehmet Ali Sabuncu, bir gün “Hamit abi, Yelken Federasyonu Başkanı Mehmet Serhat Belli, Samsun’dan arkadaşımız, seçimlerde yine aday, görüşmek ister misin?” dediğinde tereddüt etmiştim. Çünkü spor federasyonlarında seçim sürecinin devam ettiği şu günlerde hiçbir başkan adayı ile görüşmeyi prensip olarak benimsemiyordum. Benim bu konulardaki yaklaşımım, her adaya eşit mesafede durabilmektir. Gazetem FANATİK’in de böyle olduğunu biliyorum. Fakat, kısa bir araştırmadan sonra Mehmet Serhat Belli’nin değişik bir başkan profiline sahip olduğunu öğrenmem ve Rio sonrası Sportif Değerlendirme Kurulu’nun geçer not verdiği 6 federasyon arasında Yelken Federasyonu’nun da olması bu konudaki prensibimi delmeme neden oldu.

Sabuncu’ya gazeteye davet etmesini söyledim. O da etti. Sayın Belli, yoğun programının arasında bir fırsatını bularak ziyaretimize geldi. Genel Yayın Yönetmenimiz Necil Ülgen, Mehmet Ali Sabuncu ve ben, oturduk bir buçuk saate yakın konuştuk. İlginç şeyler anlattı. Bir kısmı ‘off the record’ idi. Olmayanı da sizlerle paylaşıyoruz.

‘Bir defter ve bir mühür vardı!’

Başkan’a öncelikle Ocak 2014’de göreve geldiğinde nasıl bir manzarayla karşılaştığını sorduk. İlk bakışta çanak soru gibi algılanabilir, ancak öyle olmadığını şu bilgiyi vererek açıklayalım! Bu soruyu sorduk, çünkü Yelken Federasyonu Londra 2012 sonrası iki yıl boyunca büyük bir kaos yaşamış ve ardından yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da Mehmet Serhat Belli başkanlığa seçilmişti. Londra sonrası kaybettiği koltuğa iki yıl sonra gelmişti. Sanki böyle bir soru bekliyormuşçasına o da hemen cevabı yapıştırıverdi: “Ben geldiğimde hiçbir şey yoktu. Sadece bir defter ve bir mühür vardı. Tamtakır bir federasyon devraldım. Ofisi bile yoktu. Daha önceki başkanların ofisleri kullanılmıştı. Başımızı sokacağımız, şu oda kadar kayıkhanemiz bile yoktu.” “Peki ilk olarak neler yaptınız?” dedik. Devam etti:

‘Rio’daki sonuçlar beni tatmin etmedi’

“Kurumsallaşma çalışmalarına başladık. Federasyona kendine ait bir ofis yaptık. Ardından bir ekip kurduk. Sportif ve idari anlamda... İki yıl sonra olimpiyat vardı, hiç bir şey yapılmadığını gördük. Elde bir tane antrenör vardı. Avrupa ve dünyayı taradık. 5 tane kaliteli antrenör getirdik, yanlarına da 5 tane yerli antrenör verdik. İki antrenman bilimcisi, iki fizyoterapist, iki mentörle ekibi takviye ettik. Profesyonel bir şekilde Rio hazırlıklarına başladık. Kulüplere ve sporculara malzeme temin ettik. Kulüplere 5 kuruş harcatmadık. 30 ülkede 90 civarında yarışma yaptık. Sonuçta 5 sınıfta 6 sporcuyla Rio’ya gittik ve madalyanın eşiğinden döndük.”

Bütün bunların, özellikle de 30 ülkede yarışlara katılmanın maliyetini düşünürsek bunun altından nasıl kalktıklarını sorduk.

“Biz geldiğimizde 1.5 milyon liralık bütçemiz vardı. Bunu sponsor girdilerimizle 4 milyona çıkardık.”

Rio’da alınan sonuçların kendisini tatmin edip etmediğini sorduğumuzda ise Başkan Belli şu cevabı verdi:

“Genel olarak başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Ama benim şahsi fikrimi soruyorsanız beni tatmin etmedi. Madalya yoksa başarı da yoktur benim için!”

‘Trabzon’da 9 kulüpte toplam 26 sporcu var!’

“Kulüplere yapılan yardımlar seçim öncesi ulüfe olarak algılanmaz mı?” şeklindeki ters kroşemizi ise Başkan şu şekilde savuşturdu:

“Biz bunu şimdi yapmıyoruz ki, göreve geldiğimiz tarihten itibaren kulüplere para ve malzeme yardımı yapıyoruz. Verdiğimiz para 2014’ten itibaren katlanarak artıyor. Herkes hak ettiğini alıyor. Tabi, bazı sıkıntılarımız da yok değil. Misal; Trabzon’da 9 kulüp var, toplam 26 tane lisanslı sporcuları mevcut! 7 tanesinin birer sporcusu, kalan 2 tanesinin de 19 sporcusu var! Hepsinin birer teknesi var! Bu kulüpler sırf oy kullanmak için kurulmuş kulüpler! Bu 9 kulüp birden aynı belediye başkanının kapısında yer için yatıyorlar. Birleşin iki ya da üç kulüp olun diyoruz. Birleşemiyorlar, kavga-dövüş gidiyor. Bu işi düzene sokmak için bir talimatname çıkardık, bir çoğu mahkemeye verdi. Sonuçta biz kazandık ama iki yıl sürdü! Bunlar hep başıboşluktan kaynaklanıyor. 2012’de gelen yönetimin 15 aylık icraatsızlığı, kifayetsizliği nedeniyle işler bu noktaya gelmiş.”

“Kulüpler Ligi kuracak mısınız?” diye sordu Necil Ülgen, Başkan Belli de, “Kulüpler Ligi kurmayı düşünmüyoruz. Zaten kendi aralarında düzenledikleri yat yarışları var. Ama ‘Unilig’ adında Üniversiteler Ligi kurmayı planlıyoruz.” diye cevapladı.

‘Bodrum’da olimpik kamp tesisi kuracağız’

Kulüplerin tesis ve yer tahsisi sorununu hatırlattığımızda, “Evet, bazı kulüplerin böyle sorunu var. Malumunuz, yelken tesisleri deniz kenarında olmak zorunda. İstanbul’da bir düşünün Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Moda Deniz Kulübü’nün tesislerinin bulunduğu arazinin değerini. Dolayısıyla böyle bir sorunumuz var!” diye cevap verdi Başkan M.Serhat Belli. Federasyonun kamp tesisi sorununu sorduk bu kez kendisine. Cevabı şu oldu:

“Bodrum Turgutreis’te bir arazi bulduk. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na geçti arazi. Buraya modern bir olimpik kamp tesisi kurmak istiyoruz. Ama bazı sıkıntılarımız var. Bakanlık burayı Su Sporları Merkezi yapmak istiyor. Oysa bölge coğrafi ve iklimsel özellikleri bakımından sadece yelken sporuna uygun. Şimdi Bakan Akif Çağatay Kılıç’ın yanından geliyorum. Kendisine bunu anlattım. Ama olmazsa B planım da var!”

Son olarak Başkan Serhat Belli’ye, “Dünya standartlarında bir başkanlık yapamaz veya federasyonu bu standarda getirmezseniz devam edecek misiniz?” şeklinde bir soru sorduk. O da cevaben, “Avrupa ve dünyanın yaptığı gibi bir sistem oturtamazsak bırakırım. Dünya standardında başkanlık yapamasam da bırakırım. Olimpik kamp tesisini kurarım, 2020 Tokyo’ya daha fazla sporcuyla gideriz. Eğer orada başarılı olamazsak yine bırakırım!”

‘Anadolu’ya Yelken Açalım’ projemizi başlattık’

Seçim bildirgesinde yapacaklarının yüzde 50’sini yaptığını ve göreve gelirse kalanını tamamlayacağını söylediğini hatırlattık Sayın Belli’ye ve “Nelerdir bu yüzde 50’ler?” diye sorduk. Anlatmaya başladı:

“Yaptıklarımızın bir kısmını anlattım zaten. Bunların dışında Ege Üniversitesi’yle bir protokol yaptık. Müfredata yelken dersi kondu. Üstelik seçmeli de değil. Burada okuyan öğrencilerimiz mezun olduğunda antrenörlük yapmak isterse daha donanımlı olacaklar. Alaylı değil, mektepli olacak antrenörlerimiz.”

Araya Necil Ülgen girdi. Voleybol Lisesi’ni hatırlatarak, Yelken Lisesi kurup kurmayacaklarını sordu. Başkan Belli de, “Yelken Lisesi olmaz diye bir şey yok, olabilir tabii ama şimdilik böyle bir projemiz yok” diye yanıtladı ve anlatmaya devam etti:

“Ulaştırma Bakanlığı ile ‘Anadolu’ya Yelken Açalım’ isimli bir protokolümüz var. Bu protokol gereği Anadolu’ya açıldık. 15 tane simülatör getirdik ve kulüplere dağıttık. Dağıtırken de yılda 120 lisanslı sporcu yetiştirmelerini şart koştuk.”

Burada bir kez daha araya girdik.

“Aman Başkan ne diyorsunuz! Lisanslı sporcu denilince bizim ülkemizde birçok kulüp, bir çok branşta sabıkalıdır. Ana, baba, eş, dost, şoför, kahveci, odacı; yani naylon sporcular, dolayısıyla naylon delegeler vs. Çok örneğini gördük!” deyince, “Bizde böyle şey olmaz. Bizim gönderdiğimiz simülatörü anne babalar kullanamaz sonuçta!” diye karşılık verdi ve konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

‘Avusturalya’da 125 bin, bizde 5 bin lisanslı sporcu!’

“Anadolu’da sezon kısa oluyor. Kış aylarında bu simülatörlerle çalışacaklar. Yalnız son zamanlarda terör nedeniyle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da sıkıntı yaşıyoruz. Antrenör ve eğitimci gönderemiyoruz. Ayrıca Doğuş Grubu sporsorluğunda ‘Rüzgarın Çocukları’ isimli bir proje başlattık. Sponsorumuza bu çocukları ‘12 Dev Adam’ gibi marka yapmalarını söyledik. Federasyona tek kuruş para girmedi bu sponsorluktan. Bir TIR’la gezici simülatör oluşturduk. Anadolu’yu karış karış gezerek geleceğin şampiyonlarını bulacağız.”

Lisanslı sporcu sayısının 5 bin civarında olduğunu hatırlattık Başkan Belli’ye ve dünyadaki örnekleriyle kıyas yapmasını istedik ve bu sayıyı kaça çıkarabileceğimizi sorduk. Sanki yarasını deştik!

“Evet bizde 5 bin civarında. 80 milyon nüfuslu ve üç tarafı denizlerle çevrili, bunun yanısıra sayısız doğal ve baraj gölleri olan bir ülkeden bahsediyoruz. Bu rakam Avusturalya’da 125 bin, Konya kadar yüz ölçümü olan Hollanda’da 13 bin! Varın, siz hesaplayın artık bizde kaç olması gerektiğini!”

“Yelken pahalı bir spor, bu sorunu nasıl çözeceksiniz?” şeklindeki sorumuza ise şu cevabı verdi Başkan Belli:

“Evet pahalı. Bir optimist teknesi 2 Bin 500, 3 Bin Euro. Bunu bir çok aile karşılayamaz. Biz de kulüplerimize malzeme temin ederek bu sorunu çözeceğiz. Zaten devletin bize verdiği bütçenin yüzde 15’ini sporcu yetiştirmeleri için kulüplere verme zorunluluğumuz var. 2016’da şu ana kadar 1 Milyon 330 bin lira vermişiz. Yıl sonuna kadar rakam 1 milyon 600 bini bulur. Kulüpler başka işle uğraşmayacak, sadece sporcu yetiştirecek.”

Hamit Turhan

Haberin Devamı
YORUM YAZ