MENÜ

Tomas Sivok: Beşiktaş'taki dönemime göre daha sağlıklıyım

Bursaspor'un deneyimli savunmacısı Tomas Sivok, FourFourTwo Dergisi'nden Hilal Gülyurt'a açıklamalarda bulundu.

Tomas Sivok: Beşiktaş'taki dönemime göre daha sağlıklıyım

Savunma oyuncularının çoğu sert görünmeyi, maça çıkmadan rakiplerini ürkütmeyi tercih eder. Sen nasıl yıllardan beri böyle olmadan işini yapabiliyorsun?

Birisine saha içinde tekme atmak kolay değildir çünkü bir bedeli var. Takımınız için iyi bir şeyler yapmaya çalışırken onları eksik bırakabilirsiniz. Özellikle bu yüzden temiz oynamaya çalışıyorum ama yapmam gerekirse ben de çirkinleşebilirim. Herkesin bir varoluş tarzı var. Bazıları kendisini sert göstererek rakiplerini daha sahaya çıkmadan sindirmeye çalışıyor. Ben her zaman futbolun güzel oynanması gerektiğine inanan birisiyim. Sert bir ifadeden, şişkin kaslardan veya dövmelerden medet ummam.

Savunmada arkadaşlarının açıklarını kapatmaya çalışırken kendini parlatmaktan vazgeçiyorsun. Böyle olmasa farklı bir kariyerin olur muydu?

Kendi pozisyonuma düşen toplara sahip çıkmak benim için hiçbir zaman yük olmadı. Yeter ki o hatta iyi bir iş bölümü yapılmış olsun. Milli takımda bunu çok iyi yapıyoruz ama Bursaspor’da henüz iyi bir seviyede değiliz. Takımdaki herkes ülkelerinin milli takımlarında oynuyor ama iş sadece savunmayla bitmiyor. İkinci yarıda her şey çok daha güzel olacak. Savunmada ve hücumda da daha uyumlu olacağımıza inanıyorum.

Bu inancında Hamza Hamzaoğlu’nun payı ne kadar?

Hamza hoca göreve geldikten sonra rakibe daha az pozisyon veren bir takım hüviyetine bürünmeye başladık. En önemli konulardan biri de hocamızın iletişim ve disiplin sağlama yeteneği. Eğer bir şey düşünüyorsa bunu muhattabının yüzüne doğrudan söylüyor. Futbolcularına “Şunu yaparsan daha iyi olur” değil, “Şunu yapmalısın” diyor. Bu çok önemli. Ben de bir gün teknik direktör olursam en genç oyuncumdan en yaşlısına kadar bu şekilde doğrudan konuşacağım. Dürüstlük gerçekten çok önemli. Hamza hocanın da işini kolaylaştıran şey çok dürüst olması.

Beşiktaş’ta bu kadar çok teknik direktörle çalışıp nasıl her seferinde seçilen adam oluyordun? En zoru hangisiyle çalışmaktı?

Beşiktaş’ta herkesle çalışmak zordu çünkü her yeni teknik direktöre kendimi yeniden kanıtlamak zorunda kaldım. Hepsi yeni birer maceraydı. Bu tüm takım için böyledir. Yeni teknik direktörünüzün sizi oynatması için içini rahatlatmak görevlerinizden biridir. Ben de tam olarak bunu yaptım çünkü görev adamıyım. Bir teknik direktör bana “Şuraya koş!” dediği zaman oraya koşarım. Yeter ki bana net bir şekilde ne istendiği söylensin.

Beşiktaş’taki takım arkadaşlarından hangileriyle görüşüyorsun? Sence İbrahim Üzülmez nasıl bir teknik direktör olacak?

İbo gerçek bir kaptan, gerçek bir liderdi. Türk, yabancı herkesin saygısını kazanmış bir oyuncuydu. İngilizce bilmese de duruşuyla saygı duyduğumuz bir adamdı. Kulüp ona hak ettiği şekilde veda etmedi, bence çok daha iyi şeyler yapılabilirdi. Ben bile hatırladığımda üzülüyorum. Teknik direktör olarak çok başarılı olacağına inanıyorum. Bence futbolculuk ve teknik direktörlük arasında doğrudan bir bağlantı yok. Her şeye sıfırdan başlayacak ve belki de Türkiye’nin Guardiola’sı olacak!

Yedi yıl oynadığın Beşiktaş’ta taraftar seni nadiren eleştirdi ve hakkında hâlâ çok iyi yorumlar yapıyorlar. Beşiktaş taraftarı, senin aklında hangi sahneyle kaldı?

Beşiktaş taraftarı çılgın aşıklardan oluşan fedakar ve büyük bir aile. Bugün Bursaspor’un futbolcusuyum ve sana futbol kariyerimin en büyük kazancını anlatacağım: Beşiktaş’tan sonra aralarında çok büyük bir rekabet olan Bursaspor’a gelme kararı vermek kolay değildi. Yıllar sonra birinden diğerine geçmiş olmama rağmen iki tarafın taraftarları da bana çok büyük saygı gösteriyor. Demek ki doğru bir şeyler yapabilmişim. Bahsettiğim şey onlarca gol atmaktan çok daha değerli. “Futbolda kazanmak nedir?” diye bir soru sorulsa tam da bunu anlatırım.

Onlara dair aklında hangi anılar kaldı?

Şampiyon olduğumuzda İnönü Stadı’nda harika bir kutlama töreni düzenlenmişti. Kurulan podyuma oyuncular tek tek çıkıyor, taraftarlar da o oyuncuya tezahürat yapıyordu. Ben de podyumdan tribünleri izleyip herkese el sallıyordum. Derken önce bir taraftar sahaya atladı, sonra diğerleri de onu takip etti. Tam takım arkadaşlarıma bu olayı gösterecekken bir de baktım ki bütün oyuncular kaçmaya başlamış! Sağıma baktım, soluma baktım, hiç kimse yok! Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim, olduğum yerde öylece kaldım. Yanıma gelen taraftarlardan biri elimi sıktı, diğeri boynuma sarıldı, öbürü kafamı öptü... Sonra koluma girip beni tribüne götürmeye çalıştılar. Bir yandan da üzerimdeki Beşiktaş tişörtünü ve şortunu çıkarmaya uğraşıyorlardı. Çaresizlikten “Help!” diye bağırmaya başladım. Beni o halde gören polisler hemen yardıma koştu ve taraftarların elinden kurtarıp çıkış tüneline götürdü. Takımdakiler koridorda çay içiyordu!

Seni yalnız bıraktıkları için onlara kızmadın mı?

Herkes kendi derdine düşmüştü. Bu da bana ders oldu. Beş yıl sonra Olimpiyat Stadı’nda Galatasaray’la karşılaştık. Felipe Melo son dakikalarda kırmızı kart gördü ve bizim taraftarlar sahaya indi. Takım kaptanıydım ama sahadan ilk kaçan ben oldum! Soyunma odasına gittiğimde hiç kimse yoktu. Sonra beni bulup “Sen kaptansın, nasıl kaçarsın?” dediler. Doğru zamanı bulamıyorum (gülüyor)!

Beşiktaş’tan doğru zamanda mı ayrıldığını düşünüyorsun?

Tanrı böyle olmasını istediğine göre doğru zamandı. Bursaspor’da Beşiktaş’taki dönemime göre daha sağlıklıyım. Kendimi fiziksel açıdan çok daha iyi hissediyorum. Durup düşününce bazen “Kalsam daha kesintisiz oynardım” diyorum ama hiçbir zaman bilemezsin. Bana ayrılmamı istediklerini söylediklerinde büyük bir tepki vermedim, yaşadığım harika yedi yıl için herkese teşekkür ettim. Bu hikaye de bu şekilde bitmiş oldu.

Ayrılman aslında tamamen sakatlıklarınla ilgili görünüyordu. Bir türlü düzenli olarak oynayamıyordun. Seni sahadan bu kadar uzun süre uzak tutan şey neydi?

Sadece beni değil, takımdaki birçok arkadaşıma sahayı unutturan uzun süreli sakatlıklar yaşıyorduk. Bunun sadece şanssızlık olduğunu düşünmüyorum. Hayatımda bugüne kadar kimse için kötü bir düşünce belirtmedim, bunu hayatımda ilk defa yapacağım ama inan çok canım yandı. Beşiktaş’ın son dönemde birçok sakatlık sorununun altında kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık vardı. Kulüp sonunda bunun farkına vardı ve kendisiyle yollarını ayırdı. Beşiktaş’tan ayrılma sebebim oydu çünkü başkan onun sözünü benimkinden daha fazla önemsedi. Bana sorunun ne olduğunu anlayamadığını söylediği halde sorunlu bölgeye 15 kez iğne yapmıştı. Onun aylarca yapamadığı tedaviyi Çek Cumhuriyeti’ndeki arkadaşım iki haftada yaptı ve sahalara geri döndüm. Oysa başkan benim oynamak istemediğimi düşünüyordu.

Haberin Devamı
YORUM YAZ