MENÜ

Esas suçlu kim?

Gazetemiz yazarlarından Nilay Yılmaz'ın kaleminden...

Esas suçlu kim?

Memleketin çivisi o kadar çıktı ki, futbolda dahi bireysel şiddet, artık toplu katliam niyetine dönüştü. Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı da gündelik hayatımızdaki kendinden başka kimseyi sevmemenin futbola yansıması. Birçok aklı evvel, memleketin halini görmüyor olacak ki; ‘üst akıl’ ve örgüt komplolarına başladı hemen. Olayla ilgili doğru düzgün bilgimiz yokken, TV’lerde fikirler havada uçuştu. Halbuki ortada tek gerçek var; kim ne sebeple yaparsa yapsın bu bir katliam girişimi: Şoförü etkisiz hale getirip otobüsü devirmeye ve tüm otobüstekileri katletmeye çalışmak. Görünen o ki, Fenerbahçe Kulübü’nün iddia ettiğinin aksine, birkaç serseri Fenerbahçe düşmanlığını katliama dönüştürmeye kalkmış. Ruhsatsız, yapma bir av tüfeği ile terör eylemi gerçekleştirildiği nerede görülmüş?

İmam-cemaat diyalektiği

Öte yandan; bu katliam girişiminin tüm sorumluluğunu birkaç manyağın sırtına yüklemek de doğru değil. Çünkü futbolu bir oyundan düşmanlığa dönüştürenler onlar değil. Bu yüzden de eylemi gerçekleştirenlerden sonra, sanık kürsüsüne çıkarılması gerekenler futbolu keyifli bir spor olmaktan uzaklaştıranlar olmalıdır. Esas suçlu, futbolu terörize eden medya ve yöneticilerdir. İnsanlar üstündeki etkilerinden ötürü en geniş sorumluluğa sahip medya mensupları ve yöneticiler, bu güçlerini olabildiğince saygısız bir tavırla sergileyerek futbolumuza en büyük kötülüğü yapıyor. Her gün televizyon ekranlarında veya gazete köşelerinde futbolculara, teknik direktörlere saldırarak, rakip takımı düşmanlaştırarak futbolu futbol olmaktan çıkardık elbirliğiyle. Takımlar arasında yıllardır bitmeyen kavgalar, belli aralıklarla yapılan ve taraftarları düşmanlığa sevk eden açıklamalardır bu olayın sebebi. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yaklaşık bir ay önce, “Biz öyle bir eylem yapacağız ki, belki bu eylem sonrası ben artık Trabzonspor başkanı olmayacağım” dedi. Olaydan hemen sonra, “Bundan sonra bizde efendilik biter. Bugüne kadar sustuk. Bugünden sonra kimse bizi susturamaz” diye açıklama yaptı Mahmut Uslu. Futbolun hitap ettiği kitle, medya ve yöneticilerin güdümüne girmeye en müsait kesimken; sağduyulu olması gerekenler böyle açıklamalar yaparsa, taraftarlar neler yapmaz?

İdare-i maslahat

Gelelim karara... Saldırı oldu; ama sonrasında hiçbir şey olmamış gibi 2 gün boyunca maçlar oynandı, hiçbir statta saldırıyla ilgili bir şey yapılmadı/pankart açılmadı. Acil toplantı bile ancak 2 gün sonra yapılabildi. Karar: 1 hafta erteleme. Ancak sadece Süper Lig’de ve Türkiye Kupası’nda. Alt liglerdeki takımların söz söyleme ya da tedirgin olma hakkı yok anlaşılan. Bizim işbilmez, idare-i maslahatçı TFF’den de başka bir karar ve kriz çözme yöntemi beklenemezdi zaten. Futbolcuların ve teknik heyetlerin bu konuda özne olmak için çabalamaması ise Federasyon’un halinden daha vahim. Oyunun aktörleri onlarken, onlar adına başkaları karar alıyor. Çünkü hepsi kendi cebinden sorumlu köle konumunda sadece. Konu üzerine söylenecek çok söz var; lakin bu başka bir yazının girizgahı olsun... Umarım bu bir haftalık arada demeç savaşları olmaz. Daha kötü olaylarla karşılaşmak istemiyorsak değişim şart. Öncelik ise yöneticilerde ve medyada.

Tebrikler Eczacıbaşı

Bu haftanın en güzel olayı Eczacıbaşı Voleybol Takımı’nın Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmasıydı. Ancak bu güzel haber, Fenerbahçe takım otobüsüne yapılan saldırının gölgesinde kaldı, gündemimiz içinde kendine yer bulamadı. Şampiyon Eczacıbaşı takımını ve 3. olan Vakıfbank sporcularını canı gönülden kutluyorum. İyi ki varsınız!

Haberin Devamı
YORUM YAZ