MENÜ

Ergin Ataman: Beşiktaş beni bıraktı!

Galatasaray Liv Hospital ve A Milli Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman, çarpıcı ifadeler kullandı.

Ergin Ataman: Beşiktaş beni bıraktı!

Türkiye Basketbol Ligi'nin güçlü takımlarından Galatasaray Liv Hospital ve A Milli Basketbol Takımı'nın başantrenörü Ergin Ataman, oldukça önemli açıklamalarda bulundu.

Sabah Gazetesi'nden Burcu Aldinç'in sorularını cevaplayan Sarı-Kırmızılı takımın hocası Ataman, geçmişinden geleceğine birçok konuda çarpıcı ifadeler kullandı.

İşte o röportaj:


Galatasaray Liv Hospital Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman yaklaşık iki ay boyunca dünya kamuoyunun en çok konuştuğu spor adamlarından biriydi. Galatasaray- Kızılyıldız maçının ardından bir gencin hayatını kaybettiğini bilmeden sarfettiği 'terörist' sözü onun Sırbistan'da istenmeyen adam ilan edilmesine neden oldu. Ülkeye girişi yasaklandı. Tüm bu olayların ardından takımı Euroleague'te Kızılyıldız ile aynı gruba düştü. Kriz tekrar patlak verdi. Ataman uzun süren uğraşların ardından Sırbistan'a gitti ve zaferle döndü. Şimdi Galatasaray taraftarı maçta dimdik duran antrenörlerini daha bir sahipleniyor. Ataman'la evinde buluştuk.

- Olayın başına dönsek. Neden Sırp taraftarlar için terörist kelimesini kullandınız?

İstanbul'daki Kızılyıldız maçından önce Kızılyıldız taraftarları polisle ve bizim taraftarla çatışmaya girmişler. Ve o esnada da yaralanan olmuş. Ama ben bunu sonradan öğrendim. Maçtan sonraki basın toplantısında çatışmaya değindim. Sporda bu tür hareketlerin yeri yok. Bunu söylemek isterken haddini aşan ifadeler kullandım.

- Bu ifadeyi neden sadece Sırp taraftarlar için kullandınız?

Benim gördüğüm bir grup Sırp taraftar vardı ve kavga başladı. Biletsiz gelmişler. Salona girmeye çalıştıklarında arbede yaşanmış. Ben bu ifadeleri sadece bu olayla alakalı kullanmadım. Şiddete karşıyım.

- Terörist olarak nitelendirmeniz Sırp taraftarları epey kızdırdı.

Evet, terörizm yerine holiganizm deseydim olaylar büyümeyecekti.

- Basın açıklamasını yaparken bir Sırp taraftarın hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz?

Hayır, o genç toplantıdan iki saat sonra hayatını kaybetmiş. Bilseydim farklı konuşurdum. Hiç kimse spor müsabakası için gelen ve ölen bir genç için terörist kelimesini kullanmaz.

- Bu açıklamanızın ardından gelen tepkiler nasıl oldu?

Yoğun bir tepki oluştu. Maalesef dünyada bazen bu tip beklenmeyen acı olaylar gerçekleşiyor. Maçtan önce ortamı gerecek bir açıklama yapmadım, taraftarları tahrik etmedim.

- Sırbistan'a girişiniz yasaklandı, ne hissettiniz?

"Öldüyse öldü sonuçta teröristti" demişim gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Sırbistan Başkonsolosu "Ergin Ataman terörist demiş, esas kendi terörist" şeklinde açıklama yaptı. Sırbistan Başbakanı da kara listeye alındığımı ve Sırbistan'a giremeyeceğimi söyledi.

- Tehdit aldınız mı?

Tehdit de aldım. O dönem dışişlerimiz ve Belgrad Büyükelçimiz devreye girdi. Bu olay iki ülke arasında krize neden oldu. Türkiye barışçıl bir politika izledi ama Sırbistan tarafında Türkler düşman ve bu çocuğun ölümünden zevk almış gibi bir algı oluştu.

- Ve şansa bakın ki tam bu olaylardan yaklaşık iki ay sonra Euroleague'te Galatasaray, Kızılyıldız ile eşleşti. "Eyvah!" dediniz mi?

Demez miyim! Tabii ki çok tedirgin oldum. Sırbistan'da provoke edici hareketler oldu, Türk bayrakları yakıldı. Sutopu takımımız Belgrad'daki Avrupa maçına gitmedi. Ve tüm bunların üzerine eşleşme haberi geldi.

-Ve maçı tarafsız bir sahada oynamak için Euroleague'e başvurdunuz.

Evet, ya da seyircisiz oynayalım dedik. Ama kabul etmediler. Galatasaray yönetimi de "Hocamız olmadan bu maçı oynamayız" dedi. Maça iki gün kala da kurallar gereği ülkeye girme yasağım kaldırıldı. Ama başkanla bir karar aldık. Uçağa binip gidecek, beni ülkeye almadıkları takdirde de takım olarak geri dönecektik.

- İstenmediğiniz bir ülkeye ve size tehditler savuran taraftarın ortasına gidiyorsunuz. Endişe duymadınız mı?

Bu olayda ailem daha fazla etkilendi. Annemle babam "Gitme" dedi. Ama bana mesaj geldi. Cumhurbaşkanımızın Belgrad Büyükelçisi ile konuştuğu ve her türlü güvenlik önleminin alınacağı bildirildi. Arkamda Türkiye Cumhuriyeti varsa maça gidilecek ve oynanacaktı.

- Uçağa bindiniz, moraller nasıldı? Gerginlik hissediliyor muydu?

Her zamanki gibi bir maça gidiyormuşuz gibiydi. Ama ilk defa bir maça aynı gün gittik. Sabah özel uçakla gittik ve maçtan sonra da döndük.

- Uçak indiğinde durum nasıldı?

- Havalimanına indiğimiz andan itibaren gerilmemek mümkün değil. Kapılar açıldığı an polisler çember oluşturdu. Pasaport kontrolünden geçmeden etrafımı 30-40 kişiden oluşan özel tim, çevik kuvvet ve polis sardı.

- Sırp taraftarlar karşılamaya gelmemiş miydi?

Maça gelinceye kadar taraftar bize 500 metre yaklaştırılmadı. Havalimanından çıkıp otobüse bindiğimizde 1000'e yakın polis ve terör timi otele kadar bize eşlik etti. 7-8 kilometrelik bütün yollar kesilmişti. Her 50 metreye polis yerleştirilmişti. Otobüs durağında bekleyen insanlar durağın 20 metre gerisine çekilmiş, polis barikatı kurulmuştu. En üst düzeyde riskli devlet adamlarına yapılan önlem alınmış. İki ay önce Rusya Devlet Başkanı Putin'e ne yapılmışsa bize de aynısı yapılmış.

- Maça gidinceye kadar polis dışında pek kimseyi görmediniz anlaşılan.

Bu Sırbistan emniyetinin ciddi başarısı. Bize özel bir kat tahsis edilmiş. Asansörün önünde 30 tane polis bekliyordu. Benim odamın önüne de üç polis sandalye çekip oturdu.

- Bunlar sinirlerinizi bozmadı mı?

Bozdu. Sırbistan devlet televizyonuyla 15 dakika röportaj yaptım ve tekrar özür diledim. Ardından da odama çıkıp bir buçuk saat uyudum. Bu benim için çok iyi bir işaret. O kadar baskı birikmiş ki uyuyabildim.

POP STAR GİBİ HİSSETTİM

- Ve maç zamanı...

En riskli bölge. 25 bin taraftar var ve herkes beni bekliyor. 25 yıldır sporun içindeyim ve hayatımda hiçbir spor adamına bu denli bir baskı ve tehdit ortamı oluştuğuna şahit olmadım. Takım sahaya çıktı ve yanıma yardımcı antrenör geldi. "Anormal bir ortam var ama sanırım herkes seni bekliyor koç" dedi. Maça 10 dakika kala etrafımda 20 kişilik polis çemberiyle tünelden çıktım. Tünelden çıktığımda inanılmaz bir uğultu ve karşımda onlarca foto muhabiri vardı. Kendimi pop star gibi hissettim. 25 bin kişi sana tezahürat yapıyor. Neyse ki Sırpça yapıyorlar da anlamıyorum. Sağıma soluma bakmadan dik biçimde yürüdüm. Dik bir duruşum vardır benim. Gelir işimizi yapar, dik biçimde gideriz. Sonrası emniyetin sorunu. Ama bana büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bu ortamda bir spor adamının müsabakaya çıkması haksızlık.

- Maçta her zamanki Ergin Ataman'dan sanki biraz daha sakindiniz.

Genelde takıma ve hakemlere karşı daha agresif olurum. Bu maçta sakindim, hakemlerin üstüne gitmeden yönettim. Takım da ben cool durunca motive oldu herhalde ve daha iyi oynamaya başladılar. Maçı kazandık.

- Kızılyıldız kaybedince taraftarların tepkisi ne oldu?

Şoke oldular ve maç bitmeden sahayı terk ettiler. Biz de yine polis çemberinde otele sonra da uçağa döndük. THY'nin uçağına binince resmen toprağı öpmüş gibi oldum. Kendimi Türkiye'de hissettim.

- Çok stresli bir işiniz var. Rahatlamak için ne yaparsınız?

Dışarıda sakinimdir. Spor yapmaya çalışıyorum ama son zamanda vakit bulamıyorum ve bu yüzden kilo aldım. Stres olunca biraz daha fazla yiyorum. Güzel yemek yemeyi seviyorum. İnsan stresli olduğu zaman ya sigaraya ya içkiye ya yemeğe vurur. Sigara içmiyorum, alkolle aram pek yok. Onun için kendimi yemeğe veriyorum. Hemen dolabı açıp yiyecek bir şeyler hazırlıyor, öfkemi yatıştırıp uyuyorum. Ya da çikolata yiyorum. Bir de doğayı, açık havayı çok seviyorum.

- Kaybettiğiniz maçlardan sonra çok sinirli olur musunuz?

Olurum. Hırslıyım ve kaybetmeyi sevmeyen bir yapım var. Genelde yalnız kalmak isterim. Eşime ve çocuklara "Siz yatın" derim. Köfte ekmek yer yatarım.

- Sahada agresif görüntü sergiliyorsunuz. Bu işin doğasında mı var?

O bir hırs. Bende azaldı aslında. Biraz dengede tutmak lazım. Motive olduğunu takıma hissettirmek lazım. Bazen de sakin kalıp paniklemelerini önlemek lazım. Benim hırsım takımın taraftarına iyi geliyor onun için seviyorlar. Ama diğer takıma da antipatik geliyor.

- Size bir dönem "Ergin pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım" diye tezahürat yapıyordu karşı takım taraftarları...

Keşke "Çık dışarı oynayalım" deseler, çıkar oynarım. Ama bazı salonlarda bu tavır çok çirkin boyutlara geldi. Bunun da zaman içinde alınacak önlemlerle mutlaka düzeleceğini düşünüyorum.

BERNA ATAMAN

Sahaya çıkış anını izleyemedim

"Ergin'e asla Sırbistan'a 'Gitme' demedim. Bilakis gitmesi gerektiğini düşündüm. Ama maç sırasında sahaya çıkış anını izleyemedim. Yüzündeki ifadeyi görürsem çok daha fazla tedirgin olacağımı düşündüm. Ama televizyon açıktı ve uğultu sesleri evin her tarafından duyuluyordu. Normalde Ergin deplasmana gittiğinde çok mesaj atmaz, arayıp sormaz. Ama bu kez hep mesaj attı ve durumunu bildirdi. Her mesaj geldiğinde kesin bir şey oldu, birazdan televizyondan söyleyecekler ve beni hazırlıyor, diye düşündüm."

ERGİN ATAMAN TİŞÖRTLERİNİ KALDIRTTIM

- Maç esnasındaki dik duruşunuz olay oldu. O fotoğraf karesi sosyal medyada epey konuşuldu, hatta tişörtleri bile yapıldı.

Toplum psikolojisi bu. Bir tarafta nasıl nefret oluşuyorsa diğer tarafta da sevgi oluşuyor. Haksızlığa uğramışsın ve ülkeni dik şekilde temsil edip zaferle dönmüşsün. Ama Ergin Ataman tişörtü bana ters geldi. Rica ettim bu tişörtleri kaldırdılar. Bu konunun artık kapanması lazım. Bugüne dek defalarca Sırbistan'a gittim. Bundan sonraki maçlara eskisi gibi, normal gitmek istiyorum.

HOLİGANİZM SPORUN RUHUNDA VAR

- Holiganizm sporun ruhunda mı var?

Maalesef var. Bunun kontrol edilmesi çok önemli. Holiganizm terörizme dönüştüğü zaman ciddi anlamda problem oluyor. Holiganizm taraftarın sadece kendi takımını desteklemesi. Belki aşırı desteklemesi, takım için ölüp bitmesi. Ama karşı tarafı öldürmesi değil. Ama maalesef dünyada özellikle futbol ve basketbolda holiganizm kötü olaylarla sonuçlanıyor.

- Hem Galatasaray hem de Milli Takımı çalıştırmak yorucu değil mi?

Zor, özellikle de yazın stresi çok yüksek. Geçen yıl 77 resmi maça çıkmışım. Çok yoruluyorsun. Eskiden her yaz iki ay ailemle tatil yapardık. Bunun 1-1.5 ayı da transferle geçer. Git ıssız adada, telefonu kapa durumu yoktu tabii. Ama bu sene ancak üç hafta tatil yapabildim. Yaz ligine bir takım çalıştırıyor olsam yapmazdım. İşin içinde milli takım olunca bu motivasyon veriyor ve o yorgunluğu unutuyorsun.

- Beşiktaş'ta çok iyi bir sezondan, üç kupa kazandıktan sonra Galatasaray'a gittiniz. Bunun nedeni Galatasaraylı olmanız mı yoksa bütçe miydi?

Beşiktaş'ı ben bırakmadım. Beşiktaş beni bıraktı. Ben o takımı nasıl koruyacağımızla ilgili hep yönetimle temas içinde oldum. Adım atılmasını bekledim. Ama kulüpte ciddi bir mali kriz vardı. Basketbol takımını ayakta tutan sponsordu ve o da çekilme kararı aldı. Basketbol Şube Sorumlusu Abdullah Sözen bana "Hoca kulübün durumu iyi değil, ortada yeni bir sponsor da yok. Biz bu yükün altından kalkamayız. Sana tavsiyem transfer teklifi varsa değerlendir" dedi. Ben bu sürede yurtdışından gelen bütün teklifleri reddettim. O dönemde Galatasaray'la temas halindeydim. Galatasaray bana üç yıllık bir proje sundu. Ben proje adamıyım.

FENERBAHÇE ZOR

- Ve sizin gittiğiniz sezon Beşiktaş çok kötü bir sezon geçirdi.

Çok değerli başka bir antrenör, Erman Kunter geldi ama belirsizlikler nedeniyle takım en kötü sezonunu geçirdi. Ben kalsaydım da sonuç yine aynı olurdu. Oyuncular da dağıldı. Ayrılan bazı oyuncuları Galatasaray'a transfer ettim ve nitekim o sezon kulübün yarı sponsoru biz olmuş olduk.

- Beşiktaş ve Galatasaray'ı çalıştırdınız. Fenerbahçe'den teklif gelse gider misiniz?

25 senedir profesyonel antrenörüm. Normal şartlarda dünyada her takımla çalışmam lazım. Ama Türkiye'nin de bazı gerçekleri var. Benim Beşiktaş'tan Galatasaray'a geçişim sancılı oldu. Taraftar hâlâ tepki gösteriyor. Bunu yaşadıktan sonra Galatasaray'dan Fenerbahçe'ye geçmem çok da kolay olmaz. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp. Zaten başında da Avrupa'nın en iyi antrenörü var. Ama şu gelinen noktada bunu konuşmak bile anlamsız. Ne Fenerbahçe beni ister, ne ben Fenerbahçe'ye gidebilirim.

- Galatasaray'daki maddi sıkıntılar yüzünden takım zaman zaman antrenmanlara çıkmıyor. Son durum nedir?

Maça çıkar, maça çıkmamak söz konusu değil. Ama sonuçta onlar da profesyonel. Onların da geçim kaynağı bu iş. Birtakım aksamalara razı oldular. Bazı tavizler verdiler. Ama tabii ki böyle kritik bir noktada herkes haklı. Yeni yönetim çok zor bir görevi üstlendi. Kulübün genel olarak ciddi bir ekonomik sıkıntısı var. Diğer taraftan da şampiyonluk için kurulmuş kadrolar var. Çok ağır bir yük bu. Ve gelir yok. Herkes iyi niyet gösterecek ve yönetim bir şekilde bu paraları bulacak. Bugün vermezsen sporcu ayrılıyor, mahkemeye veriyor ve altı ay sonra faiziyle alıyor. Zaman zaman aksama oluyor.

- Takım huzursuz mu?

Tabii ki huzursuz. Onlara verilen sözler vardı. Bu sözlere inanarak tavizler verdiler. Ama sözler yerine getirilmedi ama art niyet yok. Bir gelir gelecek ki o paylaştırılacak.

Haberin Devamı
YORUM YAZ