MENÜ

Galatasaray'da kısır döngü

Sarı kırmızılı Divan Kurulu'nda toplantıya saatler kala dakika dakika nelerin konuşulacağı, kimlerin hangi sırayla konuşacaklarını bile gözümün önüne getirebiliyorum. Bir çözüm de üretilemeyecektir, yani kısır döngüye devam.

Galatasaray'da kısır döngü

Akşam olağanüstü bir toplantı var Galatasaray'da. Gayrimenkul yatırım ortaklığı, logonun pazarlanması ve basketbolu mu tüm amatör şubeleri mi kapsadığı henüz belli olmayan bir başka şirketleşmenin ne şekilde olacağı tartışılacak. Aynı isimler söz alıp aynı eleştirileri yapacaklar, borçların ne kadar arttığını ve Galatasaray'ın batmaya çok yakın olduğunu anlatacaklar. Haksızlar mı, asla. Sonuna kadar haklılar, borçlar gerçekten ürkütücü miktara ulaştı, ama bir yere kadar haklılıklar. Çünkü 1995 yılından bu yana "Galatasaray batmak üzere, fevkalade kötü günler bizi bekliyor" diye felakete giden yolları bir bir anlatıyorlar. Daha önce de belki konuşuyorlardı, ama öyleyse bile ben bilmiyorum. İlk, "Galatasaray batıyor" denilen gün bir çocuk dünyaya gelseydi; askerliğini yapmış, mesleğini eline almış, para kazanan bir bireye dönüşmüştü. Belki de kendi çocuğunu bile almıştı kucağına.

Divan'ın gücü yetersiz

Bugün de eskiden bu yana konuşanların yanına yeni isimler eklendi. Kimi şov yapıyor, kimi taklit. Özünde doğru konuşuyorlar, ama boşa. Divan Kurulu'nun bir yaptırımı yok, oy potansiyeli yok, toplantılara üyelerin 10'da biri bile katılmıyor, katılanların 10'da 9'u başka bir işi olmadığı için geliyor. Gelenlerin yarısından çoğu da 1 saat sonra çekip gidiyor. Kendileri çalıyor kendileri dinliyor. Pireyi deve yapabiliyorlar bazen. Bazen de deveyi görmezden gelebiliyorlar. Ama ne olursa olsun sonuçlandırabildikleri bir olay yok.

Bu akşamki toplantı da aynı isimlerin konuşmaları ile geçecek. Katılımın 100 kişi civarında olacağını tahmin ediyorum. Yönetimden Mete İkiz orada olacaktır, bir de travmatik tartışmalar yaşanırsa diye tansiyonu aşağı çekmek için Özkan Olcay gidecektir. Kendisi de Divan Kurulu'na sözünü dinletebilecek tek isimdir bu yönetimden. "Başkan gelmedi" denilecektir, "Kulübü satıyorlar" denilecektir, "Logoyu satıyorlar" denilecektir, "Amatörleri bitiriyorlar" denilecektir, hepsi bu. Bunları demek için neden toplanılıyor? Toplanıp deyince dinleyen var mı? Ana sorunun bu olması gerek. Divan Kurulu kafasını iki elinin arasına alıp "Kendimi nasıl dinletebilirim, katılım niye bu kadar az ve neden bu kadar ağır bir işleyişimiz var" diye düşünmeli ve bu soruna çözüm bulmalı.

Her şey olağan aslında

Olağanüstü Divan Kurulu'nun yapılış sebebi yapılacak Olağanüstü Genel Kurul'da yönetimin, daha doğrusu Başkan Ünal Aysal'ın istediği yetkiler verilsin mi verilmesin mi. Her şeyin başında olağanüstü kelimesi var ama işler o kadar olağan ki. Kendi adıma ben toplantıya katılmayacağım, toplantıya saatler kala dakika dakika nelerin konuşulacağı, kimlerin hangi sırayla konuşacaklarını bile gözümün önüne getirebiliyorum. Bir çözüm de üretilemeyecektir, yani kısır döngüye devam. Siz sonunu bildiğiniz filmi izler misiniz!

Serdar Dinçbaylı

Haberin Devamı
YORUM YAZ