MENÜ

Avcı medyanın avı mı oldu!

Selçuk İnan'ı tercih etmediği için kendisine gelen eleştirileri medyanın yönlendirdiğini aktaran tecrübeli hocanın sözlerini, FANATİK'in usta yazarları değerlendirdi.

Avcı medyanın avı mı oldu!

Donanımlı olmak gerekir
Abdullah Avcı’nın milli takımın başına geçmesi gerektiğini Hiddink devri öncesinde söylemiş biri olarak itiraf etmem gerekir ki bu görev hocaya büyük geldi. Futbol bilgisi açısından değil. Orada tartışılmaz bir ağırlığınız olmalı. Bu eleştirilmeyeceğiniz anlamına gelmez. Terim ya da Hiddink hakkında da ne yazılar yazdık, ne eleştirilerde bulunduk. Ağırlık bu eleştirilerle başa çıkma becerinizi işaret eder. Hoca bugün hatalarını itiraf ederken dahi ‘büyüklerin medyası’ndan şikayet ederek durumu tam olarak kavrayamadığını gösteriyor. Büyüklerin medyası diye bir şey yoktur. Büyük Medya diye bir kavram vardır ve onun karşısında donanımlı olmak gerekir. Donanımlı olmak gerekir

Mehmet Demirkol

Medyayı sorumlu tutamaz

Abdullah Avcı’nın ‘büyüklerin medyası’na dair söyledikleri bilinen gerçekler. Evet böyle bir etki var ama sadece ‘etki’! Beri yandan medyaya atfedilen bu abartılı güç durumu hayli problemli. Medyayı abartanlar da onu günah keçisi haline getirenler de çoğunlukla kendi durumlarını perdelemeye çalışanlardır. Avcı’yı da ‘medyayı abartarak durumunu perdelemeye çalışanlar’ kategorisine sokabiliriz. Hatırlayın, o günlerde şimdinin Türkiye Futbol Direktörü olan Fatih Terim’in maçı birlikte izlediği yakın çevresine, ‘’Selçuk nerede ben göremiyorum’’ dediği basına yansımıştı. Doğrudur,
yanlıştır... Avcı’nın şimdi şikayet ettiği şeylere tam da o zaman karşı çıkıp doğrularının arkasında durması gerekirdi. Şimdiki takımının oynayacağı stadın adının ‘Fatih Terim’ olacağını tabela asıldığında öğrenen birisi yapamadıkları için medyayı sorumlu tutamaz. Bu doğru olmaz. Evet, medya kalabalıkların eğilimi üzerinden toplumun geneli için bir baskı aracıdır ancak bu kırılamaz bir durum da değildir. Örneğin, ülkedeki ‘Kürt sorunu’nun geldiği nokta. Tersi olsaydı bu dünya zaten ekseni etrafında dönemezdi...

Cem Dizdar

Abdullah Avcı haklı
Abdullah Avcı’nın, “3 büyükler her şeyin önünde. Onların medyası, onların taraftarı, realite bu. Baskı yapan, gol kaçıran takım övgü yerine bir futbolcu üzerinden vurulmaya çalışıldı” sözlerinde büyük haklılık payı var. Düzenli olarak bir tek kulübü takip eden yazar ağabeyler, dostlar ellerinden geldiğince dürüstçe yorumlar yapsalar da, öncelikli olarak o kulüp sporcularının ‘haklarını’ korumayı gözetiyorlar. Oysa, Selçuk’un kesilip, Emre’nin oynatılmasına verilen tepkide başı Galatasaraylı yazarlar değil, Rıdvan Dilmen çekmişti. Selçuk ligin en formda oyuncularından biriydi ve büyük çoğunluğumuz oynamasını bekliyorduk. Ancak, Selçuk’la başlayıp, yenilgi geldiğinde muhtemelen Fenerbahçeli yazarlar, “Emre gibi formda ve tecrübeli bir futbolcu nasıl oynatılmaz” da derlerdi. Avcı da, eski ve yeni milli takım teknik direktörleri gibi milli maçlar öncesinde kamuoyu oluşturmakta, yani futbolseverlerle iletişim kurmakta zorlandı. Milli takım, milli maçlara 3 gün kala konuşulduğu, teknik adamlar takım ve rakip hakkında paylaşımları sınırlı yaptığı sürece, son derece sığ, “O niye oynadı da, bu niye oynamadı” tartışmaları yapılmaya devam edilecek. Avcı’nın dediği gibi, kamuoyunu, yıkıcı eleştiriler yapılmasın diye hazırlamak da teknik direktörlerin ödevlerindendir. Avcı’nın, “İşin yüzde 20’si sahada, yüzde 80’i dışarıda. Saha dışındaki algı operasyonunu çözdün mü korkma. Çünkü isterlerse yazılıyor, istemezlerse yazılmıyor” sözleri ise yüzde yüz doğru...

Hakan Can

Haberin Devamı
YORUM YAZ