MENÜ

Evinde rahat

Gazetemizin yazarı Oğuz Dizer, Fenerbahçe-Galatasaray maçını yorumladı.

Evinde rahat

Fenerbahçe kendi taraftarı önündeki maça oldukça şık başladı ve bu iyi başlangıç 22. dakikada Emre'nin gole çevirdiği penaltı vuruşuyla taçlandı 1-0. Mancini kendince oldukça tedbirli ve savunma donanımlı başladı derbiye. Marmaray kalabalığından farksız bir orta saha, 3 kişilik yerde tam 5 kişi, yani tam İtalyan işi! Savunma tedbirleri aslında fena da değildi yani. Üst üste iki şut Drogba'dan ve kaleci Volkan.

Fenerbahçe hücumlarında Semih Kaya yerinde müdaheleleriyle göz doldururken, havadaki elektrikten hiç etkilenmemesi gereken Chedjou sanki ara sıra tuhaflaşıyor! Fransız futbolu altın stoperi Yıldırım'ın 'dikkat et' uyarısından az sonra, Canerin soldan ortasına Eray'dan farksız uçtu ve topa dokundu. Öyle böyle değil, buz gibi penaltı. Drogba'dan evvel(!) topun başına gelen Emre köşeye orta şiddette vurdu, Eray doğru adrese uçtu ama boşuna uçtu. Fenerbahçe 1, Galatasaray 0.
Gol Fenerbahçe'ye sakinleştirici etkisi yaptı sanki. İlk dakikalarda gergin gözüken bir kısım Kanarya, daha bir rahatladı ve Bruno Alves ve Baroni daha sakin ve doğru oynamaya başladı. Fenerbahçe'nin iki arka kenarı Caner ve uzun süredir oynamayan Gökhan, Eboue ve Dany ikilisini kendi tarafına hem sokmadı, hem de onların bahçelerinde adeta çiçek topladı! Fenerbahçe 1-0 önde bitirdi yani devreyi.

Fenerbahçe ikinci 45 dakikaya Emenike ve az sonra da Baroni'nin Selçuk'a el ensesiyle başladı. Yine karşılıklı ataklar, yerini bulmayan paslar var iki taraf adına da. İnsan düşünüyor yani 'arkadaş tomarla Euro bu adamlara, şu topları ziyan etsinler diye mi veriliyor?' Bu arada Selçuk&Baroni didişmesi galiba bitti ve bu vaziyet tribündekilerin bile hoşuna gitti. Dostluk işte budur. Aslında arada bir tane gol de Galatasaray kaptırsa, ne kadar hoş olacak. Fakat Volkan, Egemen ve Bruno Alves hiç te benim beklediğim şekilde barışçıl mesajlar vermedi, hele hele Webo hiç, Baroni'yi zaten oldum olası sevmem. Ben Galatasaray'dan gol beklerken, golü onlar bize kaptırdı yani. Tüh!

Oysa maçın ilk korneri 58.dakikada Caner'in ayağından kullanıldı dersem, derbinin rengini çözersiniz sevdanın rengi gibi di mi? Aslında Galatasaray compact bir futbol oynuyor. O zaman da insan merak ediyor 'compact BMW parasına, neden 750 İ parası masraf ediliyor? Tek yönlü Ceyhun istirahate çekilirken, çok yönlü Engin 'hakeme ve rakiplere sataşmaması duaları' eşliğinde sahaya sürüldü.

Bir ofsayt yutturmacasında ofsayta düşen, Galatasaraylı savunma oldu maalesef. Emenike'yi aktif zannettiler oysa ceryanı kesikti Webo çevirdi, Baroni sektirmedi 2-0. Burada soruşturulması gereken Yıldırım değildir! Yani Bülent Yıldırım değildir! Galatasaray muavin hattı sakinleridir. Webo ve Baroni'nin sorumluları neredeydi arkadaş? Hımmm Selçuk kardeşimiz Baroniyle barıştı ya! Dost oldular diye bıraktı, Brezilyalı da golü attı. Hep derler ya 'Sambacıya güvenme, gelir atar kalene!'

Neyse Galatasaray'ın gol atmaya pek niyeti de yoktu zaten. Drogba biraz niyetliydi, sonra o da vaz geçti. Sonlara doğru Mancini'nin aklına Aydın geldi. Son dakikada Aydın sağdan geldi ve bu kez topallığı Mehmet Topal yaptı, ama Melo topallık öyle olmaz böyle olur diyerek topu Volkan'a teslim etti.

Fenerbahçe daha konsantre, daha doğru oynayan ve galibiyeti isteyen taraftı. Tebrikler.

Haberin Devamı
YORUM YAZ